Güzel bir söz vardır.
Sorun çözemeyenler sorunun parçası haline gelir.
Öyle de oldu.
Meğer bakanımız yanlış anlaşılmış.
Kadınların gülmesine, kahkaha atmasına laf etmemiş.
Derler ya özrü kabahatinden büyük.
Bu durum da aynen öyle!
Önce boyundan büyük sözler edeceksin.
Ardından düzeltmeye çalışacaksın.
Tabi ki düzeltilecek tarafı kalmışsa.
Bu ifadeler bana hiç yabancı gelmedi.
Ne “yazık ki hep onların başına bu tür olaylar” geliyor.
Sonra da düzeltmeye kalkışıyorlar.
Meğer Bülent Arınç “sahte kahkahalara” karşıymış.
Bir de kocasını bırakıp tatile giden ve direk görünce dayanamayan kadınlara!
Allah aşkına bu sözlerin hangisi düzeltilir!
Kimin kahkahasının sahte olup olmadığını bakanlar mı belirleyecek!
Kocasını bırakıp tatile giden ve direk görünce dayanamayan kadın söylemini hangi akla ve mantığa dayanarak söylenmiş.
Ne yazık ki bu kafalar hep böyle.
Hadi buna inandık diyelim.
Hatta şu sözlerin “yanlış anlaşılacak” veya “cımbızlanacak” tarafı mı kalmış.
“Kadın iffetli olacak. Mahrem namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibe olmayacak.”
İyi güzel de direk meselesi nerden çıktı.
Magazin haberleri pek sevmem ama dikkatimi çekenleri okurum.
Sanırım sayın bakan da magazin haberleriyle biraz ilgili.
Kimin ağaca çıkacağını, kimin kahkaha atacağını bırakın insanlar kendileri belirlesin.
Onca kadın cinayetleriyle ilgilenmeyenler şimdi ortalığa çıkmış iffetten namustan söz eder hale gelmiş.
Nerede kaldı, insanı yaşat ki insanlık yaşasın sözleri.
Bütün bu ötekileştirmelerin altında toplum mühendisliği yatmaktadır.
Uyuşturucu baronları gençleri birer birer, onar onar zehirlerken bakın bu beyler nelerle gündem değiştiriyor.