Gülemiyoruz…

 

Yüzü gülmeyen insanların yoğunluklu olarak yaşadıkları kentlerde, neşesizlik yani gülmezlik gerçeklik haline dönüşüyor. AKP dönemlerinde, bu durumu daha net görmeye başladık.

Kentin rengini soldurmak için, adına yenilik denilen birçok ucube proje dayatıldı ve üzerinden çalışma yapıldı, şimdilerde ise uygulama aşamasına geçildi.

Mesela kent merkezindeki ulaşımı rahatlatıcı düzenlemeler, kentin içinden geçen D-100 karayolunun yerleşim birimleriyle ilişkisini kesecek yeniden yapılanma çalışmaları da kent renginin solmasına neden olabiliyor. Bu uygulamalardan ilki, Yahyakaptan toplu konut alanının D-100’e çıkışını sağlayan ışıklı kavşağın kapatılmasıdır. Bu alanda oturan araç sahipleri, devlet karayoluna çıkabilmek için çok daha fazla yol almak ve bu yüzden kent içi trafiğine de karışmak zorunda.

Bu durum, bölge insanının yüzünün asılmasına neden oluyor…

Bir örnek de, kent merkezindeki ulaşım düzenlemesinin yaratacağı mutsuzluktan…

Işıklandırma çalışmalarında son aşamaya gelinen Santral Kavşağı, asfaltlama işi yapılacağından kapanıyor. Geçici kapanma da olsa, bir kaos, karmaşa yaşanacağı ortada. Bu yüzden, yüzler yine asılacak.

Yarın saat 06.00’dan itibaren araçla kent içi trafiğine girip yol almak isteyenler, bu kavşağa geldiklerinde çamura saplanmış otomobil gibi debelenip duracak. Çünkü, saat 12.00’ye kadar tüm yönlerden geliş ve gidiş trafiğine kapatılacak olan bu kavşağın en önemli özelliği, Kocaeli Devlet Hastanesi’ne ulaşmayı sağlıyor olması.

Nasıl bir düzenlemedir ki, en önemli noktalardan birine ulaşımın engellenmesi bile göze alınıyor. Sağlık hizmetine muhtaç olanların yüzü haylice asılacak.

Kentte, sağlık alanındaki yatırımlara hız veriliyor belki ama insanlarımızın yüzü nedense yine pek gülmüyor.

Bu hızlanma sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesine ya da sağlık kurumlarındaki yatak sayısının artırılmasına, daha nitelikli sağlık hizmeti verilmesine yönelik değil. Tamamı, sağlık kurumlarının fiziki yapılanmasının yeniden düzenlenmesi ya da ek yapılaşmaya gidilmesi yönünde.

Yani, sağlık alanında renk değişimi yaratılmak isteniyor ve bu yöndeki adımlar hızlıca atılıyor...

Çok eskiyen binalarında hizmet veremez hale gelen Kocaeli Devlet Hastanesi için yapılacak yeni binanın inşaatına bayramda fiilen başlandı. Mevcut devlet hastanesi binalarının arka tarafından, Orman İşletmesi’nden devralınan lojman binalarının yerinde inşa edilecek 6 katlı yeni bina tamamlanınca, Onkoloji Hastanesi binası dışında Kocaeli Devlet Hastanesi’ne ait mevcut binalar yıkılacak.

Neden biliyor musunuz ?

Mevcut hastane binalarının alanının kent meydanı olarak değerlendirilmesi için. Ehh, o meydanın altına elbette ki kapalı otopark yakışır.

Yani o bölgede de ciddi bir renk değişikliği yaşatılacak…

İşin bitim süresi 750 gün olarak planlanmış. Kentin rengini değiştirmeye aday yeni fiziki yapılanma için bu kadar uzun süre insanın yüzünü güldürecek bir proje olabilir mi ?

Öte yandan, Gölcük yolundaki UM Tersanesi’nde çalışırken 2009 yılında kriz gerekçesiyle işten çıkartılan 250 işçi de, başlattıkları hukuk mücadelesini kazandı. Ama, işverenden alacaklarını tahsil edemediği için yüzleri bir türlü gülmüyor, gülemiyor.

Buradaki sorun, hukuka rağmen işverenin soruna ahlaksız tekliflerle çözüm yolu araması. Davayı kaybeden işveren, sözde işçilerle uzlaşma yolu arıyor ama bu uzlaşmayı hak edilen tazminatların yarısı oranında ödeyerek sağlamanın peşinde.

Peki, bu durumda hak arayışında olan işçiler ne zaman gülecek dersiniz ?

Bence hiçbir zaman gülmeyecek ya da gülemeyecekler. Çünkü, karşılarında taraf olan ve yasa koyuculara istediği düzenlemeyi rahatlıkla yaptıran sermaye gruplarının güçlü temsilcilerinden biri var.