BirGün gazetesi 2004 yılında yayın hayatına başladığında kibirden ve kıskançlıktan uzak, aklı emekten, yüreği aydınlık bir gelecekten yana olan herkes böyle bir gazetenin kurulmuş olmasından büyük mutluluk duydu.
BirGün gazetesi yayın hayatına başladı çünkü hiç duyulmayanların da sesi olmak istedi. Gazete bağımsız, özgürlüklerden ve demokrasiden taviz vermeyen, emekten yana, daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna inanan, hep barıştan yana olan, fırsatçılık ve çıkar ilişkileri yerine adalet ve eşitlik kavramlarını yücelten, bir gazete olacağını bildiriyordu. BirGün gazetesi yayın hayatına başladı çünkü çevre, gençlik ve kadın sorunlarına duyarlı fazlaca günlük bir yayın organı yoktu. Her türlü cinsiyet ayrımcılığını reddeden, kültürel çeşitliliği zenginlik sayan, Türkiye’de ve dünyada iyi şeyler de olduğunu gören, yaşama sevincini büyüten ve bunları sayfalarına taşıyan günlük bir yayın organı çok azdı.
Sendika, dernek, vakıf ve meslek kuruluşlarının çalışmalarında haber değeri bulan ve toplumun bu en dinamik kesimlerinin sesi olmaya çalışan, halkın ilgilendiği ve merak ettiği konulara elitist bir tavırla dudak bükmeyen, dünyayı ve bilimsel gelişmeleri yakından takip eden ve dünyanın en ücra köşelerinde yanan umut ışıklarına dikkat çeken bir gazeteye ihtiyaç vardı. BirGün gazetesi bu ihtiyaca karşılık çıktı. Ve gelinen bu aşamada yola çıkış ilkelerine sadık kaldı. Başardı.
BirGün gazetesi, geçtiğimiz günlerde iktidar baskılarının gün geçtikçe arttığını ve en ufak gelirlerine bile haciz konduğunu duyurarak "Nefes almakta zorlandığımız anlar artıyor" diyerek dayanışma kampanyası başlattı. Açıklamada, "Bir üye-destekçi kampanyası başlatıyoruz. Binlerce okurumuzun, sevenimizin desteğiyle sabit bir gelire kavuşup bu zor dönemi aşmak istiyoruz. " denildi.
Türkiye de tekelleşen ve sermaye gruplarının inisiyatifinde yaşayan bir basın var. Büyük paralar aktarılıyor. Sonra yandaşlaşan ve AKP rejimine hapsolan ‘’Alo Fatih’’ gazeteciliği ayyuka çıkmış durumda. Tekelleşmeye karşı alternatif bir yayın politikasıyla muhalif yayın yapan gazeteler ise haliyle büyük sermaye gruplarının değil okurlarının desteğiyle yani gazetenin okunma oranlarıyla yayın hayatına devam edebiliyor. Böyle bir alanda bağımsız olan ve güçlüden değil haklıdan yana habercilik yapan gazeteler hapis ve para cezalarıyla, baskıyla, zorbayla, susturulmaya çalışılıyor.
BirGün gazetesi basın hayatını gerçekten etkiledi. ‘’Böylede gazetecilik yapılıyormuş’’ dedirtti. ‘’İktidar yalakalığı yapmadan da gazete çıkartılıyormuş’’ dedirtti. Büyük sermaye gruplarının desteğini almadan da gazete basıla biliyor olduğunu gösterdi. Şimdi bu zamana kadar toplumun birçok kesimle dayanışma içinde olan BirGün Gazetesinin dayanışmaya ihtiyacı var.
Haziran direnişinden sonra her birimiz ‘’Yandaş’’ basına öfke duyduk. Haklıydık. Şimdi de duyuyoruz. Yine haklıyız. Ama ‘’Yandaş’’ basına sadece kızmak, öfkelenmek yetmiyor, aynı zamanda ‘’Yoldaş’’ yayın organlarına da sahip çıkmak gerekiyor. Bu yüzden ben kendi adıma bayide gördüğüm BirGün gazetesinin manşetine bakıp sadece ‘’Helal olsun’’ demek yerine gazeteyi almanın da zamanının geldiğini düşünüyorum.