En etkili ağızlardan Suriye politikamız duyuruldu.
Bir, “Suriye’yi vuracak her türlü koalisyona varız!”
İki, “Suriye’den gelebilecek her türlü saldırıya hazırız”
Ülkemiz ilk defa yetkili ağızlardan savaş taahhüdüne girdi.
Bu politikayı benimsemeyenler karşı sözlerini söylemiş durumda.
Yapılan kamuoyu araştırmalarına göre Türkiye halkının % 72’si savaşa karşı.
Doğru veya yanlış, demokratik teamüllerle iktidar olmuş bir hükümet, tarihe geçecek bir karar aldı.
Önce “gönüllüler koalisyonu”nda kimlerin yer aldığına bir bakalım.
ABD Yönetimi’nin açıkladığına göre, bu koalisyona üç ülke talip.
Bunlar öyle ABD veya AB ülkeleri değil.
Ortadoğu’da yer alan Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’den oluşan ülkeler.
Suudi Arabistan ile Katar’ın Suriye ile sınırı yok.
Türkiye’nin ise en uzun sınır komşusu Suriye...
Dere gider kum kalır misali, onlar gidecek biz burada kalacağız.
Suudi Yönetimi ile Katar demokrasi ile yönetilmiyor.
Halklarına bir şey sorma ihtiyacı duymuyor olabilirler.
Türkiye’de ise demokratik seçimle iş başına gelmiş bir iktidar var.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, krallıkla yönetilen ülkeler gibi davranmayıp, batının gelişmiş, demokrasi ile yönetilen ülkeleri gibi TBMM’sinden Suriye ile savaşı oylamaya sunabilir.
Hadi ondan da vazgeçtik, hiç olmazsa meclise bilgi verilseydi daha uygun olurdu.
Milli irade açısından doğru olanı da odur.
Savaş zor iştir.
Bazı ülkeler televizyonda maç izler gibi savaşı izleyebilir.
Bizim için yaratacağı sonuçları şimdiden kestirmek imkansız.
Bu bölge başta ABD olmak üzere batının yeni Afganistan’ı olarak görülecek.
Irak’ta yaşanan kanlı görüntülerin bu bölgeye taşınma ihtimali yüksek.
Gönüllüler koalisyonu, böyle bir savaşı hangi gerekçeyle kabul ettiklerini izah etmelidir.
Suriye’de akan kan durmalı. Ancak bu kanı durdurmanın yolu, yeni kan dökmekle olmaz!...