Ve umut vardı güzel bir şeyler yazmaya dair...
Onca küsmelerim varken her şeye...
Her ne kadar kapatsam da gözlerimi izlemeye...
Tıkasam kulaklarımı duymaya...
Ve sussam...
Çaresizliğin kilitlediği dilimle biçare...
Yüreğin çığlıklarına boşunayken direnişler...
Yazmak kafa tutmaktı...
Yazmak direnmekti...
Yazmak inat etmekti...
Ve umut vardı güzel bir şeyler yazmaya...
Onca küsmelerim varken, umuda bile...
Ankara'nın taşları haykırırken hele.
Gözlerimin yaşına bak diye diye...
Kara buluttur ölüm...
Ve biteviye gelirken, yere düşen gencecik bedenlerin haberleri..
Anaların ağıtları tutar, alazlanır alev alev acılar.
Ağıtlar , bir kara duman gökyüzüne yükselen.
Analar türkü söyler.
Ak sütlerini verdikleri bebelerine...
Kurtlar dağlara kaçar oldu, uluyan şehir çakalların dan korkup.
Ah! Gitgide artarken , minicik toprak kümbetleri.
Bir bir eksiliyor uçurtmalar, kırlangıçlar söyledi.
Teni soğur elbet ölünün...
Ardındaki yürek soğur mu ?
Yangın alazı , ayaz kalmaz mı o yüreğin ateşine?
Ve umut vardı güzel bir şeyler yazmaya dair...
Yaramaz bir çocuk masumluğuyla giden güneşe...
Baharın adı hazan,renginin sarısına inat...
Cildindeki insan tenine, utanmazlığıyla çelişen
Dost görünümlü haine,fesada inat...
İlle de insan kalmak...
Çıkarsız,riyasız,tarafsız...
Bir güzel haber fısıldanır kulağına, ısınır kalbin.
Güzel haberler duyma ihtimaline yaslanmış günlere,
Sığınmak da varmış kaderde.
Ve umut, gel en yakınıma yanaş hele.
Güzel şeyler fısılda yüreğime.
Güzel şeyler yazmaya dair...
Güzel şeyler olacağına inançla...
Batmışız vefasızlığa, yüreğinin dibine kadar...
Yüzlerde maskeler, bir parmak bal misali çıkar uğruna takılan ülkemde...
Can kanıyor,kan acıyor amma...
Yaşamak yine de güzel...
Demek lazım...
Gelecek güzel günlerin hatırına...
U-mutlu kalın efendim