Evimden kilometrelerce uzak bir şehirdeyim burası şirin, doğal ve çok güzel bir Karadeniz şehri olan Giresun’dayım. Tarifi imkânsız bir doğa parçası bir tarafında asi, güzeller güzeli, coşkulu Karadeniz var. Diğer tarafında bulutlarla birleşmiş tepeler dağlar ve yemyeşil bir orman var. Tarif edemeyeceğim kadar gizemli, bulutlarla deniz yan yana gelmiş iki sevgili gibi duruyorlar. Bu manzara bana büyük bir rahatlık ve huzur veriyor. Uzun zamandan beri hiç yaşamadığım bu mutluluğu yaşadığım için çok iyiyim. Bir tür terapi gibi geldi, deniz gökyüzü, martılar, dağlar, mis gibi kokan çam ağaçları, reçetesi olmayan psikiyatrlar gibi. Ne çok yorgunmuşum meğer kendi kedime hamal oluyorum. Tabi ara sıra kitap okuyorum, gördüklerimi yazıyorum ve çevreyi büyük bir dikkatle izliyorum. Sahil boyu dediğim burası İzmir’in güzel kordon boyu gibi. Tek tük insanlar geçiyorlar, spor yapıyorlar, biraz solumda genç bir delikanlıyla genç bir kız var. Kız genç adamın içine girmiş gibi duruyor, daha güzel olanı da yanlarından geçen hiç kimse onlara bakıp hiç rahatsız etmiyor. Hemen sağ tarafımda iki genç adam sohbet ediyor, birinin telefonundan ozan Mahsuni Şerifin bir türküsü yankılanıyor, bu bir ayrılık türküsü, ruhuma işliyor, sazının sesi, türkünün inişi çıkışlı ritmi, bir güzellik senfonisi. Ah edip Ağlama Zülfü Siyahım. Ayrılıkları, acıları, tedirgin eden bir türküdür bu. Neden ayrılırlar ki bu sevgililer, neden birbirlerine acı çektirirler, gözyaşı döktürürler. Ben bilirim bu ayrılıkları, acıları ve gözyaşlarını. Hayattaki en büyük acı çok sevdiğiniz birisinin sizi terk edip, hüzünlü gidişidir, o gidişi, o hâllenmeleri seyretmek çıldırtır insan ruhunu, vicdanını ve merhametini. İnsanın yüreğini yakan bundan daha acı verici hiçbir şey olamaz. Akşama yakın iki erkek ve iki kız lise öğrencisi yanıma geldiler, onlarla telefon, internet, sinema, tiyatro hakkında çok güzel bir tartışma yaptık. Tartışmamıza Karadeniz’in dev dalgaları vurup vurup ileri geri yaparak ayrı bir güzellik yaptı. Birde bir genç kadın vardı ki sahildeki kayalıklara çıkmış çok uzaklarda bir yere bakıyordu. Sevgilisi tarafından terkedilmiş kadına benziyordu, saatlerce öylece dimdik durdu orada.