Başkan Yıldızlı yayınladığı mesajda şu ifadelere yer verdi; “14 Mart 1919 tarihinde tıp okulu öğrencileri ve doktorlarının işgal kuvvetlerine başkaldırarak vatan savunması hareketine dönüştürdüğü eylemler bağımsızlık mücadelemizin kazanılmasındaki en önemli etkenlerden biri olmuştur. O dönem vatanı cephede savunan sağlık çalışanlarımız son 2 yıldır tüm dünyayı saran koronavirüs salgını ile insanlığın verdiği savaşın kahramanlarıdır. Ne acıdır ki el üstünde tutulması gereken sağlık çalışanlarımız, insan sağlığı için verdikleri mücadelede iktidar sahiplerinin yanlış politikalarına karşı çıktıkları için kürsü başından linç edilmeye, itibarsızlaştırılmaya çalışılmakta, zor şartlar altında çalıştırılmaktadır.
“GİDECEK OLAN DOKTORLAR OLMAYACAK”
Hatta son olarak AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, özel sektöre geçen veya yurtdışına giden hekimler için sarf ettiği ‘Bu doktorları okutan, yetiştiren bu devlet değil mi?...Varsın gidiyorlar gitsinler. Bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam ederiz’ sözleri, doktorların nasıl yok sayıldığını, kürsü başından yöneltilen psikolojik şiddetin hastanelerde fiziksel şiddete dönüştüğünü bir kez daha ortaya koymuştur. ‘Beni Türk hekimlerine emanet edin’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten, ‘Gidiyorlarsa, gitsinler’ diyen bir zihniyete gelinen noktada gidecek olanın bin bir zorlukla ve fedakarlıkla okuyarak mesleğini eline alan bu ülkenin kıymetli evlatları olan doktorların olmadığını ifade etmek isterim.
“BAZI YABANCILARA GÜVENİP”
Hiç kimse, Türkçe’yi konuşamayan ve anlamayan, TUS’a girme hakkını nasıl kazandığı meçhul olan, optik okuyucuyu dahi dolduramayan bazı yabancılara güvenip ‘Nasıl olsa bunları kamuda görevlendiririz’ hayaline kapılmasın. Türk Tabipleri Birliği’nin 14-15-16 Mart tarihlerinde aldığı grev kararını ve haklı hak arayışlarını destekliyoruz. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddete özendirmeyi değil, uygulanan baskıcı politikalar ve şiddeti azaltmak için sert yaptırımlar uygulanmasına öncülük etmek her vatandaşın vicdani sorumluluğudur. Bu vicdani sorumluluğu toplumumuz, iktidar sahiplerine örnek olacak şekilde yerine getirdiğinde 14 Mart gününü Tıp Bayramı olarak adına yakışır bir şekilde kutlayabiliriz. Tüm sağlık çalışanlarımıza, bu zorlu dönemin kahramanlarına teşekkürlerimi ve minnetimi sunuyorum” dedi.
Haber: Hanifi SURUN