Uzun süreden beri güne çatışmalı, kanlı, ölümlü haberlerle uyanıyoruz.
Her ölüm içimizi acıtıyor.
Bu yüzden hepimiz yaralıyız.
Ölümler bizi hem acıtıyor hem de eksiltiyor.
Geleceğe ilişkin umutlarımız tükeniyor diyemeyeceğim ancak azalıyor.
Bu kör karanlık içerisinde ışık arıyoruz.
Oysa bu kadar umutsuzluğun içerisinde iyi şeylerden de bahsetmek istiyorum.
Gebze Center tarafından bu yıl 2016 yılında 20-31 Ocak tarihleri arasında kitap günleri başladı.
Gazetemiz yazarı Levent Altun 30 Ocak cumartesi günü okurlarıyla buluşacak ve kitaplarını imzalayacak.
Türkiye’de kitap okuru ile ilgili olumsuz bir algı var.
Bu yanlış bir algıdır düzeltilmesi gerekiyor.
Elbette kitap ve gazete okuru açısından dünyada iyi bir yere sahip değiliz.
Sicilimiz iyi olduğu da söylenemez.
2015 yılında İç Anadolu bölgesinde bir ilimizde kitap evi içerisinde bulunan insanlarla birlikte saldırıya uğradı.
Kitapevi cayır cayır yakıldı.
O günleri gördüğümde aklıma ilk Sivas Madıımak katliamı geldi.
Bu işin failleri gözaltına alındı ardından serbest bırakıldı.
Açılan her kitap fuarı, fuarlara akın eden binlerce okur umutlarımızı tazeliyor.
Üzerinde durulması gereken önemli bir nokta daha var.
Kitap fuarlarına giden ilk ve orta öğrenim öğrencilerinin pek çoğu ders kitapları dışındaki kitaplarla ilk kez fuarda tanışıyor.
Bu sayı o kadar çok ki, o çocuklar yarının sanatçısı, eğitimcisi, bilim insanı olarak bu ülkeye katkı sunacak.
Okuyan insan kolay kolay karanlık fikirlerin etkisinde kalmaz.
Bu yüzden daha çok okura, daha çok kitaba ihtiyacımız var.
Ancak karanlıklar yeni okur sayısıyla aydınlığa çıkar.
Hiç unutmuyorum, 1980 askeri darbe döneminde kitaplarla silahlar aynı televizyon ekranlarında teşhir ediliyordu.
Kitap bazıları için silahtan daha tehlikelidir.
Bugünlere oralardan geldik.
Umutlarımızı yeni kuşaklarla, yeni kitap okurlarıyla tazelemeliyiz.