Dört günlük Gebze ayrılığından sonra salı günü sabah ışıklarıyla birlikte tekrar ait olduğum şehre döndüm.
Dört günlük ayrılık iyi geldi.
Doğu Karadeniz’in bir uçtan diğer uca kadar olan doğal güzelliklerini gezdim.
Artvin’in Cerattepesine çıktım, Hopa’nın Kemalpaşa Batum sınırına kadar uzanan bir yolculuk gerçekleştirdim.
Rize, Trabzon, Gümüşhane, Zigana dağı, Hamsiköy’ün sütlacı derken Giresun, Ordu, Samsun orta ve doğu karadenizi bir uçtan diğer uca uzanan harika yolculuk oldu.
Biraz yorucu olsa bile tatlı bir heyecanla ait olduğum şehre sabah ışıklarında geri döndüm.
Gebze’ye geldiğimi uzun araç kuyruğu ile fark ettim.
Trafik sorunu tüm şehirlerin ortak kabusu.
Toplu taşımacılık hayata geçirilemezse yapılan ek ilave yollarla, kavşaklarla bu sorunlar çözülmez.
Çünkü yaptığınız yeni yollardan daha fazla araç hergün trafiğe ilave olarak giriyor.
Kendi içimizde kısır döngülerle boğuşurken yeni teknolojiler üreten, gelişmiş dünyada baş döndürücü gelişmeler oluyor.
Biz yine bildiğiniz gibi ayrışma konusunda tam yol devam ediyoruz.
15 Temmuz etkinliğini doğru değerlendirmemiz lazım.
Resmi açıklamalara kulak vererek demokrasi nöbetlerine bakarak onun demokrasi şenliği olduğu kanaatine varırsak gerçeklerden uzaklaşmış oluruz.
Hukukun üstünlüğünün tartışmalı olduğu bir yerde kuvvetler ayrılığının çoktan can verdiği bağımsız yargı söyleminden hızla uzaklaştığımız gün gibi ortada.
Binlerce insan neden cezaevlerinde yargılandığı konusu halen tartışmalı.
Demokrasi ve özgürlükler toplumsal mutabakat ile sağlanır.
Toplumun bir yarısı veya bir bölümü yok sayılırsa anlatılan demokrasi söylemleriniz karşılık bulmaz.
15 Temmuz 2016’da fiili bir kalkışmayla karşı karşıya kaldık.
Sokaklara çıkan tanklar halkın üzerine ateş açılması, gece boyunca havalanan uçaklar, kapatılan köprüler bütün bunlar rüya değildi.
Gerçekten bu anlatılanları yaşadık.
Peki ne olmuştu 15 Temmuz 2016’da;
Laik demokratik hukuk devleti fikrine uygulamasına karşı olan Allah adını kullanarak tek adamın iktidara gelişinin önünü açmak amacıyla bir darbe teşebbüsünde bulunulmuştu.
Bu girişim TSK’nın çoğunluğunun ve Sivil toplum kamuoyunun karşı çıkışıyla engellenmişti.
Elbette 15 Temmuz önemli bir tarihi dönemeçtir.
Çünkü toplum 15 temmuz tarihinde darbeler dönemine karşı ortak bir duruş sergiledi.
Taki, 20 Temmuz OHAL ile yeni ber dönem başladı.
Bu durumda 15 Temmuz ‘u nasıl karşılayıp nasıl değerlendirileceği her yurttaşın kendi tercihine kalmıştır.
Darbeler dönemi kapanırken vatandaşın tercihinin ne kadar önem taşıdığı ise ayrı bir konudur.
Anlatılanlar sadece belli bir kesimde karşılık bulur, geri kalan kesim ise yaşananları sorgulamaya devam eder.
Bu süreç demokrasi ile taçlandırılmadığı sürece hep tartışılacaktır.