Ülkede, uzunca bir zamandır hakim olan gerginlik havası, insanlarımızı doğal olarak negatif etkiliyor.
Cumhuriyetin kurucu ideolojisiyle çatışma görüntüsü yaratmaktan çekinmeyen ve adeta ''şimdi cumhuriyetin sahibi biziz'' mesajları vermeye özen gösteren iktidardaki ikinci cumhuriyetçilerin, laikler ve Kemalist toplam üzerinde kurduğu olağanüstü baskı, bu negatif görüntüyü büyütüyor.
Laik ve Kemalist kesime göre;
''Ülkeyi 10 yılı aşkın bir süredir AKP-CEMAAT-İMRALI üçgeninin siyasal aklı yönetiyor. Bu üçlü İttifakın ortak hedefi üniter ve laik Türkiye Cumhuriyetini ortadan kaldırıp, yerine din merkezli karanlığın ve ümmetçiliğin esas alındığı birkaç parçalı Anadolu federe İslam devletini kurmak........''
Peki bu üçgenin siyasal aklı neler yapmış dersiniz ?
Onu da söylüyorlar;
''Hedefleri doğrultusunda, önce milli orduya kumpas kurdular. Sahte belge, gizli tanık ve uydurma iddianamelerle genelkurmay başkanı dâhil, komuta kademesinin yarısından fazlasını, terör örgütü suçlamalarıyla cezaevlerine gönderdiler. Türk silahlıkuvvetlerinin kalbi konumundaki kozmik odalara girerek tüm askeri sırları Prensilvanya’ya taşıdılar. Böylece efendilerine olan sadakat ve bağlılıklarını göstermiş oldular.''
Devam ediyorlar;
''Modern Türkiye Cumhuriyeti'nin bilimsel eğitim kurumlarında görev yapan bilim insanlarına, basın ahlakını yitirmemiş gazetecilere, sendikacılara ve siyasetçilere de kumpas kurdular. Kısacası aydınlanmacı, devrimci, ulusalcı üniter yapıdan yana olan her kim varsa, hepsi bu ihanet çetesinin, bu kirli ittifakın hedefi haline geldi. İçişleri, adalet ve milli eğitim bakanlıkları milli ve ulusalcı olmaktan çıkartılıp, cemaatler, tarikatlar, imamlar arasında paylaşıltırıldı.''
Bu tespitlere, ''yok hayır, siz haksızsınız'' demek olası değil. Zaten, iktidarla cemaat arasındaki kavganın asıl nedeni, diğer devlet kurumlarından kimin daha fazla pay almasının netleşememiş olmasıdır.
Unutulmaması gereken bir başka nokta şudur.
Fabrikaları, madenleri, ormanları birlikte talan edip, rüşvet, yolsuzluk, kara para aklamayı hükümet programı olarak bakan veya yakınlarının ortak icraatına dönüştüren yine bu ittifaktır.
Ama, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Bu kutsal ittifak, birlikte yol alıp destan yazarken, Gezi olaylarında 6 insanımız öldürüldü, onlarca insanımızın da sakat bırakıldı. Bu yüzden, söz konusu ittifak çatırdadı. Şimdilerde ise birbirlerine karşı destan yazmaya başladı.
Bu kirlilik, bu gerici yapılanma, bu paralel devlet oluşumu, bu yalan, dolan, talan, rüşvet, soygun, vurgun, buz dağını bile eritir.
Yoksullaşan yığınların çığ gibi büyüdüğü ülkemizde, mevcut iradenin elinden devleti alma kavgası veren ve bu sırada servetine servet katan gerici güruh artık tedirgindir. Ve çok iyi bilmektedir ki, bu oyun bozulacaktır.
Efendilerinin yenildiği bir savaşı, işbirlikçilerinin kazanma şansı yoktur. Bu yüzden de, geldikleri gibi gideceklerdir.
Ya da, genel deyimiyle HALK ONLARI GÖTÜRECEK !..