Gezi Parkı eylemlerinin sekizinci yılı Gebze’de Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından yapılan etkinlikte hatırlatıldı, anıldı. Gebze 15 Temmuz Milli İrade Kent Meydanı’ndaki etkinlikte, “Gezi bugün Boğaziçi’nde direnen öğrencilerin bileşenidir. İkizdere’de, Gürpınar’da, Kazdağları’nda direnen yurttaşlardır. Baldur’da, Migros’ta, Cargill’de direnen emekçidir. Yani Gezi sürmektedir, geçmiş değil gelecektir” denildi.
HER YER GEZİ HER YER DİRENİŞ
Anma etkinliğine CHP, EMEP ve SOL Parti ile Eğitim-Sen, Tüm Emekli-Sen, Gebze EYT başkan yönetici ve üyeleri katıldı. “Gezi şehitleri ölümsüzdür”, “Her yer Gezi her yer direniş”, “Gezi halktır, halk yargılanamaz” sloganlarının atıldığı etkinlik Gezi’de hayatını kaybedenlerin isimlerinin anons edilip saygı duruşunda bulunulması ile başladı.
Eğitim-Sen Gebze Şube Başkanı Eylem Bahadır tarafından okunan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
EN BARIŞÇIL DİRENİŞ
“Ülkemiz halk hareketleri tarihine altın harflerle yazılan, en barışçıl, en güleryüzlü direnişin, Gezi’nin üzerinden sekiz yıl geçti. Her şey Gezi Parkı’ndaki tarihi ağaçların kesilip yerine Topçu Kışlası adı verilen AVM projesinin yapılmasına itiraz edenlerin gecenin karanlığını yırtan haykırışı ile başladı.
TÜM ÜLKEYİ SARDI
Evet, bundan sekiz yıl önce her şey, ‘3-5 ağaç’ için başlamıştı. Ancak İstanbul’un son yeşil alanlarından birinin betonlaştırılmasına karşı çıkanlara reva görülen amansız şiddete duyulan tepki milyonların eşitlik, özgürlük ve demokrasi talebi ile birleşerek o ağaçların yeşeren dalları gibi kısa sürede tüm ülkeyi sardı.
OMUZ OMUZA VERDİLER
Yıllardır süren antidemokratik ve baskıcı ortamda kaç çocuk sahibi olacaklarından, çocuklarını hangi okullara göndereceklerine, nasıl giyinip ne yiyip içeceklerine kadar yaşamlarının her hücresine müdahale edilen, en temel sendikal hakları tek tek ellerinden alınmasına rağmen kölece çalışmaları beklenen milyonlar, ‘Yeter artık’ diyerek omuz omuza verdiler.
HEPİMİZ ORADAYDIK
Demokrasiye, adalete, özgürlüğe susamış her yaştan, her kimlikten, her düşünceden, her inançtan, her meslekten milyonlar dayanışmayı, karşılıklı saygı ve sevgiyi, kardeşliği temel alan bir toplumsal direnişe, Gezi’ye imza attılar, attık. Hepimiz oradaydık.
OHAL KALICI HALE GELDİ
Aradan geçen sekiz yılda karanlıklar arttı. Gezi’den sonraki sekiz yılda ülkede OHAL kalıcı hale getirildi. Tek bir kişinin ağzından çıkan her sözün ferman kabul edilir hale geldiği, en temel özgürlüklerin dahi askıya alındığı bir düzene geçildi.
MUKTEDİRLER SAVAŞ AÇTI
Bu düzenin muktedirleri, farklılıkları zenginlik olarak gören, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, dışlamayan Gezi’nin değerlerine, demokrasi, özgürlük, adalet, eşitlik talebine adeta savaş açtılar. Gezi’yi hafızalardan silip atmak için olmadık yalanlara, iftiralara sığındılar. 12 gencimizin yaşamını yitirmesine, binlerce insanımızın yaralanmasına yol açanlar Gezi’ye vandallık etiketi yapıştırmaya kalktılar.
DARBE SENARYOLARI
FETÖ’den devralınan iddianamelerle sığınarak kişi veya kurumlara mal edilemeyecek genişlikte ve zenginlikte çok önemli bir toplumsal direnişten gizli örgüt, darbe senaryosu çıkarmaya çalıştılar. Üretime değil betonlaşmaya, ranta dayalı, iğneden ipliğe dışarıya bağımlı hale getirilerek çökerttikleri ekonominin faturasını bile Gezi’ye bağladılar.
GEÇMİŞ DEĞİL GELECEKTİR
Ancak ne yaparlarsa yapsınlar milyonların eseri Gezi’yi hafızalarımızdan silmeye, Gezi’nin değerlerini, ruhunu yok etmeye güçleri yetmeyecektir.
Gezi bugün Boğaziçi’nde direnen öğrencilerin bileşenidir. İkizdere’de, Gürpınar’da, Kazdağları’nda direnen yurttaşlardır. Baldur’da, Migros’ta, Cargill’de direnen emekçidir. Yani Gezi sürmektedir, geçmiş değil gelecektir.
DAHA FAZLA İHTİYAÇ VAR
Demokrasinin, adaletin, özgürlüklerin son kırıntılarının dahi rafa kaldırıldığı; Kazdağları’ndan Salda Gölü’ne, Kirazlıyayla’dan İkizdere’ye uzanan doğa talanının hız kesmeden sürdüğü; toplumsal yaşamın her alanının Diyanet fetvaları ile yeniden şekillendirilmesinin hedeflendiği koşullarda Gezi’nin değerlerine, birliğe, dayanışmaya daha fazla ihtiyacımız var.
KRİTİK BİR SÜREÇ
Son günlerde sermaye, devlet, mafya sarmalında devam eden ilişkilerin ve iddiaların ortaya saçıldığı kritik bir süreçten geçiyoruz. Yoğun şekilde iktidar ve devlet içerisinde görev yapan, Susurluk sürecine ve öncesine kadar birçok isme uzanan mafya çete ilişkilerine, uyuşturucu ticareti iddialarına, kamu gücünü iktidar mensuplarının da içinde bulunduğu rant kavgasından pay elde etmek için kullanmaya, hukuk dışı kirli işler ve ilişkilerin ortalığı saçılmış haline şahit oluyoruz.
1990’LARI AŞAN BİR DURUM
Susurluk kazasıyla ortaya çıkan, Meclis Araştırma Komisyon raporlarına da yansıyan ancak o dönemde üstüne gidilmemesi, hesaplaşma ve yüzleşmenin olmaması nedeniyle 1990’lı yılları aşan bir durumla karşı karşıyayız.
GEZİ RUHU İLE ÇAĞIRIYORUZ
Bu çürümüşlüğe, devlet – sermaye – mafya – tarikat düzenine karşı emekten yana, laik ve demokratik bir Türkiye, barış içinde bir arada yaşam için mücadele etme, sorumlulardan hesap sorma zamanıdır. Düşlediğimiz ülke ve dünyayı kuracak tek şey de emekçilerin, halkın birlikte, örgütlü mücadelesidir. Herkesi bu mücadeleyi yükseltmeye Gezi ruhu ile çağırıyoruz.
MÜCADELEMİZ SÜRECEK
Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri olarak eşitliğin, özgürlüğün, barışın, laikliğin, dayanışmanın, insanca yaşamın hakim olduğu bir ülke için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Gezi sürecinde aramızdan hunharca kopartılan Berkin Elvan, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Hasan Ferit, Ahmet Atakan, Mehmet Ayvalıtaş’ın anıları önünde saygıyla eğilirken milyonların demokrasi, eşitlik, adalet mücadelesinin eseri Gezi’yi bir kez daha selamlıyoruz.”