Her şey geçiyor.
Hiçbir şey yoktur ki kalıcı olan.
Değişime, dönüşüme gebedir her olmakta olan.
Gece gündüze, kötü iyiye, keder sevince, bugün yarına, aylar yıllara, ömür ölüme devinir mutlaka, mutlak yasası gereğince...
Sonlu ve değişkendir var olan bütün somut ve soyut kavramlar.
Bu döngü hiç değişmeyecek.
Fakir ayrı, zengin ayrı,
Ve sanırım bu böyle gidecek.Size bir ibret yazacağım,
Koyacağım önünüze tüm kanıtları.
Göstereceğim her şeyin ayrımda yattığını."
Demiş şairin biri.
Ne doğru demiş.
Bir şeyler yapmalı, insana dair.
İnsanlığa dair...
Bıkmadan anlatmalı birileri, anlamadıklarını anlamayan birilerine.
İnsanlığa dair...
Bıkmadan anlatmalı birileri, anlamadıklarını anlamayan birilerine.
Nazım'ın dediği gibi aydınlanmalı karanlıklar.
Yanmaktan öte, yakmaktan öte, ateşten daha güçlü, su olmalı belki de.
Bir şeyler değişmeli, mutlaka.
Fark ettirilmeli insanlığa,
İnsan oldukları.
Yeterli değil, hep eksik bir şeyler...
Körlere ışığı anlatmak kadar boş bu çabalar.
Körlüğünün farkında değil ki, gören bakışlar.
Bir şeyler yazmalı...
Ama en yazılmamış sözcüklerle.
Yakası açılmadık küfürlere inat,
Bir o kadar 'tahrik 'kâr.
Ve bir o kadar yumuşak.
Usulca sokulmalı insanların yüreklerine,
Yazılanlar...
Her yazı yazmak için masama oturduğumda, anlatacaklarımın çokluğunda tıkanıp kalıverir kelimelerim.
Ya bende var ya da sizin dünyanızda bir terslik.
Aksi takdirde nasıl olabilir ki bu sessizlik
Çığlık çığlıkken yüreksizlik...
Varoluştan beri, birileri güçlü olmuş ve gütmüşler diğerlerini.
Acımıyorum güçsüz denilenlere, öfkeleniyorum aksine.
Gücün birlik olduğunu bilip de,
Bireysel çıkarlarını tercih etmelerine.
Aynı değil mi onlar?
Gogol'un "Ölü Canlarındaki
Duyduklarına sağır, gördüklerine kör ölülerle.
Çıkarımıza ters geleni düşmen belleyip,
Karşısında hemen silaha sarılırız da,
Ahlaksızlık, sahtecilik, yolsuzluk karşısında susarız.
Durmadan kötülüklerden şikâyet ederek, en acınası insan yanımızla.
O “İşini Bilen” biri diyerek saygı duyarız üstelik
Kazanç hırsıyla işini yürüten o saygıdeğerlere!
Brecht 'Sezua' adında bir kent yaratmıştır.
Bu kentte insan, insanı sömürmektedir.
Bir gün gökyüzünden üç tanrı iner.
Bu koşullar altında, insanlığını yitirmeyen iyi insanlar bulabilmek için.
Bir kişi bile bulsalar...
Cehennem tanrılarının gözünde haklı olacaklardır.
Cenneti bekledikleri için...
Ne dersiniz?
Sizce bulabilmişler midir?
Hatırlarsak insan yanımızı; umut var umuduyla...
Daima u-mutlu kalın...