** İYİ Parti Gebze İlçe Başkan Yardımcısı Seda Yalçınkaya Moderen, İYİ Parti’nin Grup toplantısında Türkiye gerçeğini ifşa eden Münevver Acarlar’dan Gebze’de çok olduğunu belirtip, “Ekonomik sorunlardan başlarını kaldırıp kente, örneğin askeri kışlada ne olup bittiğine bile bakamıyorlar” dedi
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Meclis'te yaptığı grup konuşmasında "Mutfağın yangınını en iyi bilenler onlar" diyerek kürsüyü ev kadını Münevver Acar'a bıraktı. Acar, hayat pahalılığını "Ben eskiden pazara giderdim. Ulus’a hale giderdim. Alışkanlık, dolaşırım. Ama şimdi gittiğimde balık pazarının oraya gidiyorum. Soruyorum fiyatını dünya para, geri dönüp evime geliyorum. Ne tavuk ne et ne balık, kasaptan bunları alamıyoruz. Peki biz bunları yiyemeyince alamayınca, bir arabanın deposu dolarsa gidecek yol yapacak, ama bizim depolar bunları yiyemeyince dolmuyor" sözleriyle anlattı.
İYİ Parti Gebze İlçe Kadın Politikalarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Seda Yalçınkaya Moderen ile görüşmemizde bu vakayı anımsatıp, “Gebze’deki saha çalışmalarınızda kadının öncelikli öne çıkan sorunları nelerdir ya da siz neyi tespit ettiniz?” diye de, sorduk:
KRİZ VE İŞSİZLİK ÖNE ÇIKIYOR
“Evet 17 Şubat tarihli grup toplantımızda milletin kürsüsüne çıkan Münevver Acar halkın esas gündemi olan ekonomik krizi en açık haliyle anlattı. Saha çalışmalarımızda da öne çıkan sorunların başında ekonomik kriz ve işsizlik geliyor. Kaynamayan tenceredir. Sesini duyuramayan vatandaşlarımızdır. Gebze’de Münevver Acar çok var.”
VATANDAŞ KAFASINI
KALDIRIP BAKAMIYOR
- Partiniz tarafından da gündeme getirilen ve tepki gösterilen askeri kışladaki proje dahil olmak üzere halkın kent konularına pozitif/negatif ilgisizliğini bu tür durumlara bağlamak mümkün mü?
- Tamamen olmasa dahi, o veya bu oranda kısmen, ekonomik kaygılara bağlamak mümkün. Geçim kaygısına düşen, zaten pandemi öncesi de zor durumdayken durumu pandemiyle birlikte daha da zorlaşan vatandaş geçim sıkıntısından ötürü kafasını kaldırıp etrafta ne olup bittiğine bakamıyor. Öte yandan İstanbul’a bu kadar yakın, bu kadar dipdibe olmak avantajlar ile birlikte dezavantajları da getiriyor. Kentleşmenin tamamlanmamasıyla birlikte kentlileşmenin de olmaması önemli bir etken. Ama içinde bulunduğumuz süreçte, ekonomik kaygılar kesinlikle daha ön planda.
KARTAL’DAN FABRİKALAR GELDİ
TÜRKÜ BARLAR GELMEDİ
- Gebze’yi sosyal hayat üzerinden Kartal, Pendik, Tuzla gibi Gebzeliler’in uğrak yeri ve Gebze ile eşdeğer konumdaki ilçeler ile kıyaslayarak değerlendirir misiniz?
- Kartal üzerinden kıyaslamak gerekirse şunu söylemek mümkün. 1980’lerde bir sanayi ilçesi olan Kartal kabuk değiştirdi ve kültür sanat ilçesi olmaya odaklandı. Kısmen turizmi merkezine alan bir ilçe olurken E-5 Karayolu üzerinde ne kadar fabrika, sanayi kuruluşu varsa Gebze’ye gönderildi. Zaten başta Haliç çevresi olmak üzere İstanbul’un üzerinden atmak istediği ne kadar ağır ve çevreyi kirleten sanayi kuruluşu varsa hepsi Gebze’ye gönderildi ama yine Kartal’a dönecek olursak oradaki fabrikalar Gebze’ye gelirken örneğin türkü barlar beraberinde gelmedi.
BİR MİNİBÜS BİR
BANLİYÖ HATTI YETTİ
- Bence bu konuda bu saatten sonra ne konuşulursa boş. Gebze – Harem minibüs hattı, şimdi Gebze – Halkalı’ya dönüşen Gebze – Haydarpaşa banliyö hattı ile birlikte Gebze coğrafi olarak Kocaeli’ye, sosyal ve kültürel olarak İstanbul’a bağlı kimliksiz bir ilçe halini aldı. Gebze’de dünden bugüne yerel yöneticiler Tuzla, Kartal ve Pendik’teki yerel yöneticilerin yapabildiklerini bir gerekçeyle yapamadıklarından onlarla kıyaslanamayacak derecede bir yerleşim yeri haline getirdiler.
KENT MEYDANI DAHİ
KADINLARA GÜVEN VERMİYOR
- Gebze’de kadınlar havanın kararmasıyla birlikte eve çekiliyor. Akse Sapağı ile Çayırova Fatih Mahallesi’nde kısmi hareketlilik görmek mümkün. Gebze’de kadınlar veya aile halinde kişiler meydana hangi zeminde iner. Kadınlar ne ister?
- Gebze Belediye Meclis üyemiz Birol Elüstü’den dinlemiştim. Türkiye’nin sayılı şehir plancıları arasında olduğu öne sürülen ve kendisini öyle lanse eden Zinnur Büyükgöz, bugünkü Fatih Caddesi’nin tasarımcısı imiş ve Gebze’de de benzer çalışmalarda bulunacakmış. Öylesi bir çalışmayı Gebze’nin neresinde yapacakmış bilmiyorum, izleyip göreceğiz. Ancak 15 Temmuz Milli İrade Kent Meydanı’nın dahi malum vakalardan ötürü kadınlar tarafından güvenilir bulunmadığı Gebze’de sadece kadınların değil tüm Gebzeliler’in güvenle sosyalleşebilecekleri alanlara ihtiyaçları var. Ancak bölgede toplumsal yapı da göz ardı edilmemeli. Belediyeler tarafından düzenlenen sosyal etkinliklerde özellikle tiyatroya ve müziğe olan yoğun ilgi Gebzeliler’in taleplerinin neler olduğuna dair ipuçlarını veriyor.
**
Şiddet uzun vadeli
eğitimle önlenebilir
- Kadın ve çocuğa yönelik şiddet ve taciz, kadın emeği üzerinden değerlendirmeniz nedir?
- Ülkemizde görmezden gelemeyeceğimiz en büyük sorunlardan bir tanesi kadın ve çocuğa yönelik şiddet ve tacizdir. Şiddetin önlenmesi uzun vadeli eğitimle mümkündür. O da bu iktidar ve onun zihniyetiyle imkânsızdır diye düşünüyorum. Toplumda değişimin bir anda gerçekleşmesi mümkün değil. Kadına ve çocuklara uygulanan şiddeti toplumda adım adım azaltmamız gerekli.
- İstanbul Sözleşmesi ve 6284, yorumlar mısınız?
- Çok tartışıldı, konuşuldu, biliniyor. Tekrara gerek görmüyorum. İstanbul Sözleşmesi’nin var olması ve sözleşmeye uyum sağlamak toplumu geliştirecek önemli adımlardan biridir.
*
8 Mart anma ve
mücadele günüdür
- 8 Mart sizce nedir?
- 8 Mart öncelikle bir kutlama değil bir büyük acıyı anma günüdür. Dolayısıyla bayrammış gibi kutlanmamalıdır. ABD’de daha iyi çalışma koşulları için mücadele ederken çıkan yangında yanarak, boğularak hayatını kaybeden 129 kadın emekçiyi anma, mücadelelerine atfen mücadele etme günüdür.
O İLGİ KEŞKE BİR GÜNLE
SINIRLI KALMASA
- Ülkemizde kadınlar neyin mücadelesini veriyor?
- Kadınların tek isteği, sadece bir birey olarak toplumda yer almak. Hiçbir kadın onları pamuklara sarıp sarmalamanızı beklemiyor. Keşke kadınlara 8 Mart’ta, öğretmenlere 24 Kasım’da, çocuklara 23 Nisan’da gösterilen ilgi, duyulan saygı ve verilen değer sadece bir günle sınırlı kalmasa, yılın tüm günlerine yayılsa.
**
Adil Türkiye için hayalle
yetinmiyor çabalıyorum
- Sofra, evlilik, çöpçatan temalı televizyon programlarını kısaca değerlendirir misiniz?
- Sakıncalıdır ; izlemeyin izlettirmeyin, hele ki çocuklardan kesinlikle uzak tutun. Her şey kurgudan ibaret.
- Aynı zamanda bir anne olarak çocuğunuz, aktif siyasetçi olarak tüm çocuklar için nasıl bir Türkiye hayal etmekte ve bunun için ne yapmaktasınız?
- Tek başıma olduğum dönemlerde daha az yaşadığım kaygıları aile olma bilinciyle iliklerime kadar yaşıyorum. Öncelikle adaletin olduğu bir Türkiye hayâl ediyorum. Bütün çocukların, bizim çocukluğumuzda olduğu gibi korkmadan, özgürce sokaklarda oynadığı, çocuklara kimsenin kötü gözle bakmadığı, çocuğunun geleceğine umutla bakan anne - babaların olduğu bir Türkiye hayal ediyorum. Umarım bir gün o Türkiye’ye kavuşuruz. Ben de evladım ve ülkem için kendi adıma öyle bir Türkiye için canla başla çalışıyorum ve çalışmaya devam edeceğim.