17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli depremde Darıca’da ki Eriş Sitesi çökmüş 40’ın üzerinde insan yaşamını yitirmişti.
Depremin olduğu gün gazeteci olarak Eriş Sitesi’nin olduğu alana gitmiş ve çalışmaları izleyerek haber yapmıştım.
Bir zamanlar oldukça sağlam ve güzel görünen yapıların yerinde devasa moloz yığını vardı.
Müthiş bir hüzün ve sessizlik yaşanıyordu.
Sitenin enkazında sonradan yapılan incelemelerde bina inşaatında ince demir, deniz kumu ve değeri düşük yapı malzemeleri kullanıldığı ortaya çıkmıştı.
Sitenin inşaatını yapanlar ucuz malzemeyle daha çok maddi kar etmek adına insanların ölümlerine neden olmuşlardı.
Tüm bunları Kahramanmaraş merkezli büyük deprem felaketiyle birlikte yeniden anımsadım.
Birinci deprem kuşağı üzerinde yer alan Kahramanmaraş, Hatay, Adana, Adıyaman, Şanlıurfa gibi kentlerin böylesine büyük bir yıkımla karşı karşıya olduğunu yerel ve genel yönetimde söz sahibi olanlar ve inşaatları yapanlar bilmiyor muydu?
Göz göre göre gelen depreme karşı hiçbir önlem alınmamış, ki alınsaydı yıkımın ve insan kaybının boyutu bu kadar büyük olmazdı.
Zaten bizim ülkemizde deprem öncesine dönük hiçbir ciddi çalışma, hazırlık yok.
Mantalite deprem olduktan sonra enkaz kaldırmak, insan kurtarmak ve cesetleri çıkarmak üzerine kuruludur.
Biz kendimizi bildik bileli ne yazık ki iktidarların ülkemizde depreme bakış açısı budur.
Ne deprem uzmanı, ne yer bilimleri profu falan değiliz ancak neyin doğru veya yanlış olduğunu az çok biliyoruz.
Bırakın Türkiye’nin öteki kentlerini Gebze bölgesinde kaç binanın yapı ruhsatı var?
Benim öğrendiğim kadarıyla Gebze bölgesinde yüzde 60-70 civarında binanın yapı ruhsatı yok.
Bu kaçak binaların ayrıca 17 Ağustos 1999 depremi sırasında gördüğü hasar sonrası güçlendirme yaptırıp yaptırmadığı falanda bilinmiyor.
Gebze gibi birinci derece deprem kuşağında yer alan bölgede olası bir depremin yıkıcı olacağını söylemek için yer bilimleri uzmanı olmaya gerek yok.
Beton ve de kaçak binaların bu kadar iç içe geçtiği ve son 20 yıl içinde mantar gibi bittiğini görünce endişe ve kaygılarımız artıyor.
Mesela Gebze’de kaç adet toplanma yeri var, bu toplanma yerleri gerçekten depremde kullanılmaya uygun mu bilen yok.
İster istemez aklımızdan Gebze depreme hazır mı diye bir soru geçiyor.
Sorunun yanıtını ise yerel ve genel yöneticilerden duymak istiyoruz.