GEBZE CUMA PAZARI VE FİLOZOF ARİF

Tuncer Altunbulak

Bugün günlerden Cuma, halk pazarı günü Gebze’nin. Upuzun büyük bir cadde, bin bir ayak burada, insan dolu. Gebze’nin 23 mahallesi var, bu pazara her mahalleden insan geliyor. Pazarın önemli bir tarafı da, hanımlar bugün buraya gelir, konuşur, muhabbet eder. Yani hanımların bir tür muhabbet yeridir de. Burada kimse kimsenin kim olduğuna, nereli olduğuna bakmaz. Çarşaflısıyla, başı açık, mini eteklisi sarmaş dolaş olurlar. Tatlı tatlı sohbet ederler. Pazar değil, çok sesli müzik senfonisidir sanki. Kadın sesi, çocuk sesi, erkek sesi birbirine karışır.

Benim burada en çok hoşlandığım, satıcılarla alıcılar arasındaki pazarlıktır. Aralarında geçen o argo konuşmalara bayılırım. Bir de doğdukları bölgelerin yerel dillerini konuşanlar var. Müthiş zevkli oluyor. Bütün bu güzellikleri, gıda maddelerinin pahalı oluşu bozuyor. Emekliler, asgari ücretle çalışanlar, işsizler, pazardan çantaları boş dönüyor.

Türkiye’de yaşanan adaletsizliklerin, baskı ve zulmün, sefaletin en büyüğü Gebze’de yaşanmaktadır. Türkiye’nin en çok işsizi olan bir yerdir Gebze. Pazardan çıktıktan sonra dinlenmek için bir parka gittim. Benim büyük filozofum, Türkiye entelektüellerinin en kralı Arif abi, orada. Geceyi parkta geçirdiğini biliyordum. Arif abinin Türkiye hakkında ilginç tespitleri var. Saçı, sakalı birbirine karışmış, kafayı bozmuştur Arif abi. Filozoflar gibi konuşur.

Bakın, hayat hakkında başımıza gelenlerden ibarettir, diyor hayat. Biz başka planlar yaparken başımıza tam tersi gelir. Tam düğün yapacağımız zaman, sevgilimiz evlenmekten vazgeçer. Bunun gibi şeyler. Arif abinin herhangi bir siyasi görüşü yoktur. Cumhurbaşkanlığı için söylediği sözler ilginçtir. Türkiye’de yeni bir dönem başladı. Cumhurbaşkanının olacağı karara hiçbir kurum, hiçbir kimse itiraz edemeyecektir. Siyasi partiler, sendikalar istedikleri zaman miting yapamayacaklardır. Türkiye 12 Eylül, faşist anayasasıyla idare edilecektir. Parktan çıktıktan sonra bir grup temizlik işçisiyle karşılaştım. Seçim hakkında hiç birisi bir yorum yapmadı. İşten atılmaktan KORKUYORLAR. Hepsi de Türkiye’yi çok sevdiklerini söylediler. Tabi sevecekler, gidecekleri başka yer yok. Türkiye’yi hepimiz seviyoruz. Ama Türkiye’yi sevmek boş lafla olmaz. Bu sevgimizi pratikte de gösterip Türkiye’nin sosyal, toplumsal durumuna, ekonomisine müdahale eden uluslararası tekellerin sömürülerine mitingler yaparak karşı çıkmalıyız. Sonra başka bir yerde son 20 yılda ciddi anlamda bozulan toplumsal uzlaşmayı tartıştık. Sınıflar arasında ekonomik olarak büyük bozulma var. Milli gelirin %10’unu halk paylaşırken, %90’ını Türkiye’yi idare edenler ve kapitalistler paylaşmaktadır. Onlar da bu ülkeyi böyle seviyorlar. Türkiye’nin durumu iyi değil. Kraldan çok kralcılar var bu ülkede. Bu yüzden de ülkemiz bir türlü zenginleşmiyor. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.