Gebze Belediye Başkanlığı, geçtiğimiz günlerde Mimarlar Odası Gebze temsilciliği tarafından dile getirilen iddialarla ilgili açıklama yapmış.
Mimarlar Odası yöneticileri, Gebze Belediyesi İmar Müdürlüğü’ne gelen proje ve ruhsat işlemlerinin geciktirildiğini, bazı ruhsatların 6 ayda çıktığını ileri sürmüştü.
Gebze Belediyesi ise yaptığı açıklama ile bu iddiaların gerçek dışı olduğunu belirtiyor.
Uzun uzun yapılan açıklamayı okudum.
Bir cümle bana yetti açıkçası!
O cümlede, ‘Tüm mimar meslektaşlarımız aynı derecede kıymetlidir ve bir ayrımcılık söz konusu olamaz’ denilmiş.
Bu cümle bir yerden tanıdık geldi bana çünkü.
Gebze Belediyesi’ne göre eminim ki tüm gazeteci meslektaşlar da aynı derecede kıymetli ve bir ayrımcılık söz konusu olamaz!
Eminim ki Gebze Belediyesi tüm gazetecilere eşit mesafede yaklaşıyordur! Ansiklopedi, kitap, broşür ya da benzeri işleri ihalesiz olarak kendine yakın basın kuruluşlarına vermiyordur!
Kendi siyasi görüşlerine ya da amaçlarına göre hareket eden art niyetli kişi ve kuruluşlara haksız kazançlar ve olanaklar sağlamıyordur!
Objektif ve etik değerlere göre mesleğini yürütenleri cezalandırarak ve kendine yakın olanları ödüllendirerek gazetecilik mesleğini birbirine düşürmüyordur!
Eğer bunları yapıyorlarsa, bilin ki bunu her sektör için yapıyorlardır! Mimarı, gazetecisi, çiçekçisi, çikolatacası ya da farklı meslek mensupları için de geçerlidir.
Yerel yönetimler evet bir siyasi partinin temsilcileri olabilirler ama belediye başkanı seçilen kişi, parti rozetini partisinde bırakmalıdır.
Belediyeler, herkesin ortak hizmet görmesi gereken bir kurumdur. Belediyeyi yönetenler de hizmette eşit ve adaletli olmalıdırlar.
‘Yandaş’ ifadesi, herkesin vicdanını rahatsız eden ve etik değerlere aykırı bir ifadedir. Her sektörün yandaşı, ellerini ovuşturarak bala üşüşen bir sinek gibi menfaatlerine yakın olmaya çalışacaktır.
Ama yerel yönetimin başındakiler, bu art niyetli kişileri ihya ederek ödüllendirmekle sadece kendilerini kandırırlar!
Şeffaflık işte bu zamanlarda öne çıkan bir kavramdır. Yerel yönetimler şeffaflıktan uzaklaşmakla, inandırıcılık konusunda zaaf yaşamaya başlarlar.
Kendilerine yakın gazeteciyi, mimarı ya da farklı meslekleri destekledikleri, diğerlerini ötekileştirdikleri iddiaları ortaya çıkmaya başlar.
Her sektör kendi içlerindeki gerçekleri daha iyi bilirler çünkü zaten birebir şahit oluyorlardır. Bazı şeyleri düzeltmek istediklerinde ya da ‘adalet’ kavramı aradıklarında ise, içinde ‘adalet’ kelimesi geçen bir partinin temsilcileri, ‘bilgilendirme’ adı altında açıklama gönderirler ve şu meşhur cümle kalır akıllarda:
“…bir ayrımcılık söz konusu olamaz…’
Yersen tabi…