Gaz fişekleri

Türkiye’yi sarsan Gezi Parkı eylemlerinde tanıştık çokca. Polisin elindeki oyuncak tabanca türündeki uzun namlulu tabancalardan atılıyordu o gaz fişekleri. Bir kısmı, öldürücü bile olabiliyordu, Berkin Elvan’ın yaşamını yitirmesine neden olan gibi.

Sözünü edeceğim olay da, Haziran ayaklanmasının ilk günü olan 31 Mayıs’ta yaşandı. Polisin attığı gaz fişeğiyle yaralanan Mesut Yazar, sıkıntı üzerine sıkıntı çekti. Ama, yılmadı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne açtığı manevi tazminat davasını kazandı.

Taksim İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Mis Sokak’a arkadaşlarıyla buluşmaya giden Yazar, sokakta beklediği sırada polisin eylemcilere yönelik ağır müdahalesiyle karşılaştı. Eylemcilerle çevik kuvvet arasında kalan ve panik halinde kaçan Yazar’ın koluna, polisin attığı gaz fişeği isabet etti. Arkadaşları tarafından Haseki  Eğitim Araştırma Hastanesi’ne götürülen Yazar’ın sol dirseğinde 3 parçalı kırık olduğu tespit edildi. Yazar, 7 Haziran’da İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’nde ameliyat oldu. Yazar, yaşadığı olayda İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün kusurlu olduğunu belirterek 50 bin TL’lik tazminat davası açtı. Davaya bakan İstanbul 5. İdare Mahkemesi, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Yazar’ın yaralandığı olayda görevini yerine getirmediğini belirterek 10 bin TL’lik tazminata mahkum etti.

Mahkeme kararında şu ifadelere yer alıyor:   

“Somut olayda; Gezi Parkı olayları sırasında eylemcilere müdahale eden çevik kuvvet ekibinin müdahale esnasında çevrede bulunan ancak eyleme katılmayan kişilerin de bundan zarar görmesine sebep olduğu, idarenin bu zararın meydana gelmesinde denetim görevini yerine getirmemekle dolaylı bir şekilde zarara sebebiyet verdiği, böylece kamu görevlilerinin üstlendiği ödevin ve yürüttüğü hizmetin kural, usül ve gereklerine aykırı olarak kendilerine izafe edilebilecek boyutta ve biçimde resmi görevlerini yaparken üstlerine atfedilen şekilde görevlerini tam olarak yerine getirmedikleri sonucuna varılmıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre olayın vuku buluş şekli, meydana gelen olayın, davacının bundan sonraki yaşamı üzerindeki neticeleri ve bu nedenle duyulan elem ve ızdırabın karşılığı olarak takdir edilen ancak sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak düzeyde, davacı lehine 10 bin TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.”

Mahkeme açıkladığı nedenlerle davanın kısmen kabulü ile 10 bin TL manevi tazminatın davalı idareden tahsili ile davacıya verilmesi kararı orta yerde duruyor. Karar uygulandı mı bilemiyorum, ama böyle bir karar çıkması önemli.

Çünkü, kontrolsüz güç kullanan polis, o günlerde gaz fişeği kullanması sonucu ölümler yaşanmasına ve çok sayıda insanın yaralanmasına neden oldu. Dolayısıyla, kontrolsüz olarak kullandığı bu gücün sonuçlarına katlanması gereken de o polislerdi. Ama, mahkeme kararları ortadayken bile bedel ödemediler…

İdare, bedel ödettirmemek için elinden geleni yaptı,

Deliller karartıldı,

Zanlıların adresi bile bildirilmedi.

Yargılama sürecinde görevden el çektirilmeyen zanlılar, başkalarının başına bela olmaya devam etti.

Kısacası hukuksuz bir dünya içinde istedikleri gibi at oynattılar. Ne de olsa, Gezi direnişi sırasında hukuksuzluğu meşrulaştıran bir siyasi iradeyi arkalarına almışlardı.

Ama;

Yanlış hesap Bağdat’tan dönebiliyor,

Gaz fişeğinin ederi nedir bilmiyorum ama yarattığı travmanın bedeli büyük oluyor. Kullanan için de, maruz kalan için de…