Birçok hayati konuda olduğu gibi kitaplarda da problemli bir toplumuz. Numune olabilecek kadar okuryazarımız var. TUİK yaptırdığı bir araştırmaya göre Türkiye kitap okuma alışkanlığı sırasında dünyada 86. Sırada. “Utanılacak cinsten”. İnsanımız günde 6 saat televizyon izliyor. 3 saatini internete giriyor. Kitap okumak için günde sadece bir dakikası varmış. Avrupa’da bu oran % 21’miş, Türkiye’de ise binde bir. Bu oran bana Türkiye’de bir sosyalist partinin aldığı oy oranına denk geliyor.
Ben bu yazıyı bir kahvede yazıyordum. Bu üç beş satırı yazmıştım ki mahalleden yanıma çok sevdiğim bir dost geldi. Hoşbeşten sonra masamda Victor Hugo’nun Sefiller isimli romanı vardı. Kitabı eline aldı sapan taşı gibi sağa sola sallamaya başladı.
Benim sinirlendiğimi anlayınca bu kitabı okudun mu dedi, evet dedim. Ne anlatıyor dedi kıssadan hisse, anlattım. Afallayarak, bir ekmek çaldı diye insan tutuklanıp mahkûm mu edilirmiş? Bizde dünyanın parasını çalanlar da kim kime ne yaptı, yazar palavra atmış dedi, çok haklı tabi. Sonra gülerek ben kitap okuyamam çok sıkılıyorum dedi. Gazete okur musun dedim, ona da para verip almam kahvelere gidip okuyorum, hem ben gazetenin sadece spor sayfasını okurum, istersen sana Galatasaray’ın futbol tarihini anlatayım. Ve on dakikada hakemler dâhil takımın tüm kadrosunu bu güne kadar aldığı şampiyonlukları anlattı. Benim işim bu dedi. İşte, halkımızın büyük bir bölümü böyle bu adam gibidir.
Kapitalist sistem Türk halkını bu hale getirmiştir, böyle çok daha rahat yönetiyor. Bin yıldır uyuduğumuzu altında böyle şeyler yatıyor. Halk bu adamlara dua ediyor, başına taç yapıyor. Türkiye halkının iki eğlencesi var. Biri futbol, diğeri televizyonlar. Bu iki şeyle halk uyutulur ve sömürülür.
Bu sömürü sistemi böyle devam ettikçe, bu ülkede adaletsizlik, hukuksuzluk ve kültürsüzlük de devam edecektir. Bu sistem böyle sürdükçe Türkiye halkı asla kitap okumayacaktır. Sonuç olarak; bu ülkede köklü bir değişim olmadıkça halk asla özgür ve mutlu olamayacaktır. Türkiye’de futbol hayatın ta kendisidir. Kültürden, tarihten ve dilden çok daha önemlidir. Türk halkının sosyal hayatı futboldur. Bu ülkede en saygıdeğer insanlar futbolcular ve baskıcı politikacılardır. Sorsalar insanlara on kişiden bir tanesi bile bir bilim adamının ismini bilmez ama o on kişi Türkiye’deki bütün futbolcuların isimlerini bilir. Baskıcı politikacıların ve futbolcuların yanında Tolstoy’un, Dostoyevski’nin, Yaşar Kemal’in ve Oğuz Atay’ın sözü bile edilmez.