Türkiye de basın muhalif gazeteciler adına hiçbir zaman özgür olmadı. Daha cumhuriyetin ilk yılları olan 1940'lı yıllarda Sovyetlerle ilişkilerin geliştirilmesini savunan Tan gazetesi, iktidara yakın kişilerin yönlendirilmesi sonrası ‘’Turancılar’’ ve ‘’İslamcılar’’ diye adlandırılan kişiler tarafından basılmış, matbaası yağmalanmış ve gazeteyi talan eden kişilerden hiçbiri yakalanmamıştı. Saldırı sonrası Tan gazetesi yayın hayatına son vermek zorunda kaldı.
1958'de Adnan Menderes ile görüşmek için Türkiye'ye gelen ABD'li gazeteci Eugene Pulliam görüşemeden geri dönünce yaptığı gözlemler sonrası ülkesinde Menderes ile ilgili eleştirel bir yazı kaleme alır. O yazı Türkiye'de bazı gazeteler tarafından yayınlanınca bizzat Başbakan Menderes tarafından Kim Dergisi , Altıok Dergisi, Akis Dergisi ile Vatan, Kervan, Ulus ve Dünya gazeteleri kapattırılır.
12 Eylül darbesi gazetecilere ve basın özgürlüğüne karşı işlenmiş yüzlerce suçu içinde barındırmaktadır. Bu karanlık dönemde 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istenmiş, gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verilmiş, 31 gazeteci cezaevine girmiş, 300 gazeteci saldırıya uğramış, 3 gazeteci silahla öldürülmüş, gazeteler 300 gün yayın yapamamış, 13 büyük gazete için 303 dava açılmış, 39 ton gazete ve dergi imha edilmiştir.
Yine karanlık yıllar; 1990’lar. Tehditler, baskınlar, yasaklamalar ve katliamlar. O dönem öldürülen gazetecilerin adlarını yazmak bile dönemi anlamak için yetiyor. Çetin Emeç / Hürriyet, Turan Dursun / İkibine Doğru, Gündüz Etil, Mehmet Sait Erten / Azadi, Halit Güngen / İkibine Doğru, Cengiz Altun / Yeni Ülke, İzzet Kezer / Sabah, Bülent Ülkü / Körfeze Bakış, Mecit Akgün / Yeni Ülke, Hafız Akdemir / Özgür Gündem, Çetin Ababay / Özgür Halk, Yahya Orhan / Özgür Gündem, Hüseyin Deniz / Özgür Gündem, Musa Anter / Özgür Gündem, Yaşar Aktay / Serbest, Hatip Kapçak / Serbest, Namık Tarancı / Gerçek, Uğur Mumcu / Cumhuriyet, Kemal Kılıç / Yeni Ülke, Mehmet İhsan Karakuş, Ercan Gürel / HHA, İhsan Uygur / Sabah, Rıza Güneşer / Halkın Gücü, Ferhat Tepe / Özgür Gündem, Muzaffer Akkuş / Milliyet, Nazım Babaoğlu / Gündem, Erol Akgün / Devrimci Çözüm, Seyfettin Tepe / Yeni politika, Metin Göktepe / Evrensel, Kutlu Adalı / Yeni Düzen, Selahattin Turgay Daloğlu, Reşat Aydın / AA, TRT, Ayşe Sağlam Derince, Abdullah Doğan / Candan Fm, Ünal Mesutoğlu / TRT İzmir, Mehmet Topaloğlu / Kurtuluş, Ahmet Taner Kışlalı / Cumhuriyet…
Basın üzerindeki yasakçı ve baskıcı uygulamalar AKP döneminde artış gösterdi. AKP’nin 11 yılık iktidarı döneminde 128 gazeteci tutuklandı. Gazeteci Hrant Dink öldürüldü. Son 11 yılda ayrıca, birçok gazetenin yayını geçici ya da süresiz olarak durduruldu. Bazı gazeteler toplatıldı, kimi yayın organlarının ise internet siteleri yasaklandı. YouTube ve Twitter’a erişim engellendi. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformunin saptamasına göre 27 Kasım 2015 tarihi itibariyle Türkiye cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü bulunan 4’ü imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü 30 gazeteci bulunmakta.
Yukarıdaki tablo ifade ediyor ki geçmişle bugün arasında basın özgürlüğü adına en belirgin fark, iktidarın gazetecileri öldürmek yada süründürmek arasında verdiği kararmış. Anlaşılıyor ki geçmişte gazeteciler yazmaması için öldürülüp, davayla, mahkemeyle, cezaeviyle yetkili organlar uğraştırılmamış. Bugün ölümler devam etse de şimdilik iktidar gazetecileri öldürmek yerine işten kovarak oda olmadı cezaevine atarak susturmaya çalışıyor.
Nedim Şener yada Ahmet Şık’ı cezaevine atan cemaatle, cemaate karşı mücadele ettiğini iddia edip Erdem Gül ve Can Dündar’ı cezaevine tıkan iktidar arasında tek fark ceza evine girenlerin farklı, atanların zihniyetinin aynı olmasından başka nedir?