İleri Demokratik-i Devlet-i Cumhuriyet'imizde, son günlerde Demokratik çalışmalar had safhada.
Seçimler yaklaştı ya,sokaklar ve caddeler gürültü kirliliğinden geçilmiyor.
Her köşe bucaktan bangır bangır sesler...
Musikimizin bütün türlerini eş zamanlı olarak dinliyoruz ve gittikçe artan bir şiddette
dinlemeye devam edeceğiz.
Bu işitsel bilinçaltına yerleştirme çalışmalarına,bir de görsel çalışmalar eklenecek.
Gözümüzün gördüğü her yere asılacak flamalar,afişler,dövizler v.s. ile.
Bu çalışmaların yapılmasının manasını ben çoktan deşifre ettim ancak
çözemeyen partilere sormadan geçemeyeceğim.
Eğer daha önce deneyimlendiysen,deneyimlerin sonucu senin teminatındır.
Bunca gereksiz masraf,uğraş niye?
Yok tanınmıyorsan,bu bağırış çığırışla mı tanıtacaksın kendini?
Siyasette her yol(suzluğ)un mübah olduğu aşikar ortada.
Bunlar bir kendilerini akıllı sanıyorlar.
Pavlov'un klasik koşullama çalışmalarını kapmışlar,yapıyorlar şartlamaları.
Nasıl olsa bunlar d.........u çalanları tanımıyorlar,Pavlov'u mu tanıyacaklar diyerek
meydanı boş bulmuşlar,atıp tutuyorlar.
Pavlov'un klasik koşullama çalışmalarına benzetiyorum bu hengameyi.
Hani şartlı uyarıcı-şartlı tepkiyi meydana getiriyordu.
Bunlar da aynı taktiği kullanıyorlar.
Şartlı uyarıcı konumunda olanlar,seçimde bana oy atın diyen siyasi partiler.
Amaç, halkı kendi doğrultuları yönünde harekete geçirmek.
Sürekli olarak işitsel,görsel uyaranlarla uyarılan halk da,uyarıcı olan seçim
propagandaları sonucunda geçirdiği psikolojik değişiklikleri sandıkta oy olarak
yansıtacak.
Yani zaten planlanmış bir sonuç olan tepkilerini atacaklar sandığa.
Bunun adına genelleme demiş Pavlov...
Yapılan davranış istenilir sonuca götürürse,aynı davranış çeşitli benzer olaylarda da tekrarlanır.
Halkın (yani uyarılanın) doğal iradesine güvenilmeyerek, davranış tarzlarını
oluşturma amaçlanır.
Sözün özü;
İşte bu Devlet-i Demokratik-i Cumhuriyet'imiz de iktidar parti olmak,üç-beş oyun havasına,
bir de her yere asacağın kağıtlara bağlıdır.
Ondan sonra git ne yaparsan yap.
Yalan söyle,iftira at,hakaret et,kafana göre davran,700 bin liralık saatleri,milyon dolarcıkları hediye olarak kabul et,beşyüz bin dolarlık çikolatalar ye,ağaçları kes,yoluna çıkanı ez tık çıkmaz..
Uyarıcılara açık olanlar,zaten talimli.
Küçük yaşlardan beri anne babası tarafından sürekli eleştirilerek, ‘Sen yapamazsın dur! Eline yüzüne bulaştıracaksın.’ şeklinde ifadelerle yapmak istediği en basit işlerde bile kendini yetersiz gördüğü için,mis gibi öğrenilmiş çaresizliğe sahip.
Ama sakın ola ki, dürüst olma,kibar davranışlarda bulunma,hele hele nazik cümleler kurma,
ve en önemlisi de hırsızlık yapanı görürsen,"Hırsız vaaar! diye yaygara yapma.
Özel hayata müdahale etmiş olursun ki,bu üst illegal bir suçtur.
Soyan razı,soyulan razı,banane dek geç...
Yoksa çıkarıverirler fezleke kağıdını mazallah!
Fezleke-i Tarih oluverirsin...