Fatsa’dan Ovacık’a

 

 

Biri Karadeniz’in, diğeri de Doğu Anadolu’nun ilçesi. Bu iki ilçemizin, ülke siyasal tarihinde önemli yeri var. Çünkü, buralardaki ‘’halktan yana’’ ve ‘’özyönetim tarzı’’ belediyecilik anlayışı örnek oluşturdu, oluşturuyor.

Bu özgün örnekleri, bir de o bölgelerde söz konusu belediyecilik anlayışını uygulayan birinci derecedeki isimlerden dinleme olanağına kavuştuğum için mutluyum.

Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Kültür Sanat ve Sosyal Araştırmalar Kulübü’nce düzenlenen ‘Yerel Yönetimlerde Özgün Deneyimler’ konulu panel, Rektörlük izin vermeyince Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği  lokalinde yapıldı. Panelin konuşmacıları, KOÜ öğretim üyelerinden Yard. Doç. Dr. Hülya Kendir Özdinç, Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, 1979’da Fikri Sönmez’in (Terzi Fikri) Başkanı olduğu Fatsa Belediyesi’nin Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Müdürlüğü görevlisi olan Ahmet Özdemir ve dönemin Fatsa’da görev yapan TÖB-DER üyesi devrimci öğretmenlerinden Aydın Akyazı oldu.

Salon ağzına kadar doldu ve çok sayıda kişi de yaklaşık 4 saat süren paneli ayakta izledi.

Fatsa’dan Ovacık’a uzanan devrimci belediyecilik örneklerinin ilkini veren Aydın Akyazı, ilçeyi yönetirken aktif yapı haline getirilen halk meclislerinin karar alış biçimleri ve işlevine vurgu yaparak, döneme damgasını vuran hizmetlerden söz etti. Bunu yaparken, hala sesindeki heyecanı hissetmek, paneli izleyenleri etkileyen bir durumdu.

Ahmet Özdemir de, 12 Eylül 1980 öncesinin Fatsa Belediyesi çalışmalarından söz ederken, yapılanlara sahip çıkacak olan direniş komitelerinin, Başkan Terzi Fikri’yi cezaevine gönderen süreci başlatan olan devlet ve faşist çetelerin ortak operasyonu sırasında önemli bir direnç odağı haline dönüştüğünü anlattı.

Aslında, Akyazı ve Özdemir’in anlattıklarına kısa aralıklarla da olsa tanık olanlardan biriydim. Çünkü, o dönemde aralıklı zamanlarda iki kez gitmiştim Fatsa’ya. Bir tanesi de, o dönemin bölgesel olarak en önemli etkinliklerinden biri olan fındık mitingiydi. Ve, orada devrimci belediyeciliğin ne anlama geldiğini, halkın kendi çıkarlarını korumak için nasıl kenetlendiğini görerek anlamaya çalışmıştım. Bunları, dönemin yaratıcı ve uygulayıcılarının ağzından dinlemek, beni çok heyecanlandırdı.

Salonda bulunan topluluğun önemli bir bölümü üniversite öğrencisiydi. Fatsa örneğindeki anlatımlar, onlar için başka bir dünyadaki uygulamalar olarak görülebilirdi. Çünkü, önlerinde yaşanmışlığı gösteren örnekler hiç olmamıştı. Ama, anlatılanları ilgiyle dinlediklerini gördüğüm zaman, Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’nun yapacağı konuşmanın nasıl bir etki yaratacağını da hissettim.

Evet, aslında en önemlisi, Fatsa’dan Ovacık’a uzanan devrimci belediyeciliğin temel parametrelerinin ne olduğuydu.

Bunu daha iyi anlamamıza yardımcı olan ise KOÜ öğretim üyelerinden Yard. Doç. Dr. Hülya Kendir Özdinç oldu. Öylesi nitelikli bir sunum yaptı ki, toplumcu belediyeciliğin Avrupa ve dünyadaki tarihsel örneklemeleri bile baştan sona etkileyiciydi.

Hülya hocanın şu sözleri önemli ve altı çizilecek cinstendi.

“Toplumcu belediyecilik, halkçı, devrimci belediyecilik derken sanki biz böyle homojen bir halkı yansıtmıyoruz gibi algılanıyor. Halkçı belediyecilik kapsamında sağlığın, eğitimin, ekonominin halka eşit bir biçimde nasıl paylaştırılabileceğini düşünmeliyiz.”

Evet, gerçekten de öyle…

Ben çok şey öğrendim.

 

(Sürecek)