ABD merkezli 12 Eylül 1980 faşist darbesinin öncesinde 1970’li yılların ortalarına doğru ülkemiz de seks filmleri furyası patlamıştı.
Çok ucuza, kötü bir şekilde çekilen filmler sinema salonlarında kapalı gişe oynadı.
Talep o kadar fazlaydı ki yılda 250 film çekildiği falan ileri sürüldü.
Bir zamanlar yerli ve yabancı kaliteli filmlerin gösterildiği büyük sinema salonları bile seks filmleri furyasına teslim olmuştu.
1970’li yıllarda ülkede ki ekonomik kriz, artan şiddet olayları, siyasal belirsizlik nedeniyle karışıklık ortamı yaşanıyordu.
Ülkenin içinde ki başta ekonomi olmak üzere çözülemeyen ve sıkıntı yaratan şeyler seks filmleri sayesinde toplumun dikkatinden kaçılıp gözden kaçırılıyordu.
Tabi seks filmlerinin yanında her zaman olduğu gibi birde futbol vardı.
Futbol taraftarlığı ile toplum karpuz gibi parçalı şekilde ayrılıyor, böl-parçala-yönet projesi kolayca uygulanıyordu.
Halende öyle değil mi...?
Diktatör Salazar'a Portekiz’i 41 yıl tek başına nasıl yönettiğini sormuşlar.
"Tres F" yani "3 F ile" diye yanıt vermiş;
Fado (müzik), Fatima (din) ve Football (futbol).
Sonuçta 3F yani bilinen şekliyle faşizm, fuhuş ve futbol her dönem toplumları uyuşturup, etkisiz hale getirme aracı olarak varlığını sürdürdü, sürdürüyor.
12 Eylül faşist darbesinin üzerinden tam 44 yıl geçti.
12 Eylül, Türkiye’de demokrasinin, özgürlüklerin, hukuk ve adaletin yok edildiği bir sürecin başlangıcıdır.
12 Eylül, aydınlanmanın yerini karanlığın, bilimin yerini hurafenin, arabesk yaşam tarzının devlet destekli kök saldığı bir dönemdir.
12 Eylül, emeğin, işçi haklarının yok edildiği, kapitalizmin en vahşi şekilde tahakküm kurduğu ABD tandanslı projedir.
12 Eylül, işkencedir, idamdır, hapistir, sürgündür, ölümdür!
12 Eylül aynı zamanda Cumhuriyet ve devrimleri karşıtı yapılarında yeşermesine neden olan adımları attı.
Darbenin hedefindeki solculara en ağır bedel ödetildi.
‘Tarafsız’ imajı vermek için bir tane sağcı idam edilirken, 10 solcu dar ağacına gönderildi.
Türkiye’nin bugünkü hali 12 Eylül darbesinin eseridir.
Faşist darbenin bilançosu şöyle:
650.000 kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 50 mahkûm asıldı.
98 bin 404 kişi "örgüt üyesi olmak" suçundan yargılandı.
30 bin kişi "sakıncalı" olduğu için işten atıldı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin kişi "siyasi mülteci" olarak yurt dışına gitti.
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
171 kişinin "işkenceden öldüğü" belgelendi.
Cezaevlerinde toplam 299 kişi öldü.
937 film "sakıncalı" bulunduğu için yasaklandı.
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
39 ton gazete ve dergi imha edildi.
300 gazeteci saldırıya uğradı.
3 gazeteci silahla öldürüldü.