Çok genç yaşlardan itibaren farklı kültürlerle tanışıp, arkadaşlık ettiğim ve çalıştığım için kendimi çok şanslı hissederim. Bu zenginlik ilerleyen yaşlarda tecrübelerimi artırırken, sınırsız hayat görüşümü şekillendirmesi de değerli kazanımlarımdan oldu. Karakterimin, çoğu insana göre masum ama tuhaf gelen yönlerinin temelinde bu yatıyor sanıyorum.
Kültür sadece konuştuğunuz dil, yediğiniz yiyecekler ve giyim tarzınızla ilgili değildir. Günlük hayatımızın kültüre atfedilebilecek çok daha incelikli yönleri vardır. Kişisel yaşam, aile yaşamı ve sosyal yaşam dâhil olmak üzere yaşam tarzımız, kültürümüzün bir parçasıdır. Büyüyen küresel topluluğun bir parçası olmak çok önemlidir ve kültürler arası nasıl iletişim kuracağınızı bilmek, başarılı olmak için sahip olmamız gereken bir beceridir.
Kültürlerarası iletişim, sözlü ve sözsüz iletişim gibi tipik iletişim türlerinden çok daha fazlasıdır. Daha geniş fikir, inanç, değer ve görüş alışverişi ile ilgilidir. Kültürel değerler, insanların konuşma, yazma ve hareket etme biçimlerini etkiler. Kültürün, insanların nasıl düşündüğü ve yargıladığıyla da ilgisi vardır. Kendi kültürel önyargılarımızın farkında olmak, iletişim kurabilmek için uzun bir yol kat eder.
Çok kültürlülük, içinde birden fazla kültürü olan bir topluluk anlamına gelir. Kültürlerarası iletişim, kültürlerarası olgunluğun önemli bir parçasıdır. Dünyamız küçüldükçe ve küreselleşme güçlendikçe, kültürlerarası yetkinlik bir zorunluluk haline geliyor.
Kültürlerarası iletişim becerilerini yönetirken dikkat edilmesi gereken noktalar vardır;
1. Her kültürün kendi jestleri ve konuşma biçimleri vardır. Başka bir kültürden bir kişi veya grupla konuşacağınızı önceden biliyorsanız, o kültürün bazı yaygın konuşma üslubu hakkında kendinizi önceden eğitmeniz önemlidir. Örneğin, el sıkışma ya da yanaktan öpüşme her kültürde uygun bir selamlama şekli olmayabilir.
2. Başka bir dilde birkaç yaygın ifadeyi öğrenmek, kültürlerarası iletişimin önemli bir parçasıdır. Karşınızdakine kültürel farkı anladığınızı, kültürlerine saygı duyduğunuzu ve bu konuda öğrenmeye istekli olduğunuzu gösterir. Karşınızdaki kişinin nelere güldüğüne dikkat edin, bu size ipucu verecektir.
3. Kültürlerarası bir iletişime girdiğinizde, karşı tarafın kültürüne uyum sağlamak için her iki tarafta da bir beklenti olabilir. Bunu beklemeyi bırakır ilk adımı siz atarsanız, her iki taraf da birbirini anlamak için daha istekli olur.
4. Karşınızdaki kişiyi dikkatle dinleyin ve konuşma boyunca onu anladığınızı düzenli olarak teyit edin. Karşınızdaki kişinin söylediklerini ifade edemediğini fark ederseniz, açıklama istemekten çekinmeyin.
5. Birini gücendirdiğinizi fark ederseniz, derhal özür dileyin. Durumun gittikçe tuhaflaşmasına izin vermeyin. Konuşmanızdan sonra birinin kendini kötü hissetmesine izin vermektense, ihtiyaç duymadan özür dilemek daha iyidir.
6. Eğer o kültüre erişmenin başka bir yolu yoksa diğer kültürlerin film ya da dizilerini izlemek, kültürlerarası anlayışta size gerçekten yardımcı olabilir. Kültürel normları ve başka bir kültürün nasıl yaşadığını görmenize yardımcı olacak ve bunların hepsi o kültürle etkili bir şekilde iletişim kurmanızı kolaylaştıracaktır.
Kültürler arası iletişim, özellikle diğer kültürlerden insanlarla çalışmaya alışık değilseniz, zor olabilir. Farklı kültürlerden insanlarla etkili bir iletişim kurabilmek için, farkında olmanız gereken temel bir husus vardır ki bu da farklılıkları anlamaya hazır olmaktır. Farklı kültürlerin farklı standartları, beklentileri ve normları vardır.
Yabancı bir kültürden biriyle etkileşim kurduğumuzda otomatik olarak farklı hissederiz. Kültürel farklılıkları tanımaya ve anlamaya başladığınızda, kültürle ilgili fikirlerinizin o kadar karmaşık olmadığını göreceksiniz. Yaşadığınız her deneyim bu konuya olan duyarlılığınızı artıracaktır.
Tüm bu olumlu bakış açısının yanında başarısız iletişim de söz konudur. Ülkelerin birbirlerinin hassasiyetlerini anlayamamaları diplomatik iletişim kazalarının başlıca nedenidir. Farklı ülke insanlarının kültürel diyaloglarının doğru kurulamamasının bazı engelleri vardır;
1- Hepimizin diğer kültürlere kendi merceklerimizden bakma konusunda doğal bir eğilimimiz var. Görüşümüze uymayan davranışları olumsuz yargılarız. Başkalarının davranışlarını tuhaf ve uygunsuz olarak algılarız. Biraz daha üst seviyesi, “bize karşı - onlar” zihniyeti yaratır. Uluslararası projelerde en yakın arkadaşlarım, manipülasyonların aksine her zaman Yunanlı olmuştur.
2- Farklı kültürlerden insanlar hakkında basit klişelere güvenmek çok yaygındır. Farklılıkları öğrenmek bir başlangıç noktası olarak faydalı olabilir. Bireyler benzersizdir; bir kişinin davranışını milliyetine göre tahmin edemezsiniz. İngilizlerin soğuk olduğuna dair inanışının karşısında, çok sempatik olarak tanımlayabileceğim sayısız İngiliz arkadaşım oldu.
3- Kültürler arası ekipleri başarılı bir şekilde yönetmek için kendi tarzınızı biraz esnetmeniz gerekir. Doğal alışkanlıklarınızı değiştirmek kolay değildir. Bu durumda insanlar kendilerini mutsuz hissedebilirler. Çoğunluğun Türk olduğu bir projede, Amerikalı koordinatörümüz çok acı bulduğu halde, aylar boyunca bizimle birlikte Türk kahvesi içmekten vazgeçmemişti. Grup olarak en değerli anılarımız bu molalarda yaşandı diyebilirim.
4- Tüm ekiplerin ortak bir dili vardır, ancak bazı kişilerin konuşması diğerlerinden daha akıcı olması üyeler arasında sosyal mesafe yaratır. Küresel ekiplerde, İngilizcesi daha az akıcı olan kişiler iletişimden çekilme eğilimindedir, bu da ekibin ihtiyaç duyduğu tüm girdileri alamayabileceği anlamına gelir. İnsanlar çok hızlı konuşursa veya çok fazla argo kullanırsa, söylenenleri anlamak zor olabilir.
5- Pandemi ile birlikte küresel ekiplerde, insanlar geleneksel ofis ortamında olduğu gibi birbirleriyle etkileşim ve ilişki kurma şansı bulamıyorlar. Ve insanlar hakkında ne kadar az şey bilirseniz, onlarla o kadar az bilgi paylaşırsınız. Bu nedenle sanal ekipler içinde işbirliği daha zordur. Merkez ofis dışındaki gruplar da dışlanmış hissedebilir. Saat dilimlerindeki farklılıklar da zor olabilir. Geceleri geç saatlerde sık sık toplantı yapmaktan bıktığı için bir üst düzey yöneticilikten ayrılan yetenekli bir arkadaşım vardı.
6- Kültür bir buzdağı gibidir; dışarıdan gördüğünüz sadece davranışlardır ve bunlar buz hattının altındaki görünmez değerlerden etkilenir. Kültürel çatışmalar, diğer insanların davranışlarının kendi değerlerimizi tehlikeye attığında meydana gelir. Çoğu zaman, bir davranışı anlamadığınızda veya kabul etmediğinizde, bahsettiğim buzdağı seviyesinin altında çelişkili inanışlar doğar. Bu düşünce ışığında dünyaya baktığım zaman birbirine saygı duymayan ülke yöneticilerini görüyorum, kültürel farklılığı ve bu çeşitliliğin zenginliğini önemsemeyen.
Güzel bir hikâye okumuştum; bir antropolog, birkaç Afrikalı çocuğa bir oyun öğretmek ister. Bir ağacın yanına bir sepet şeker koyar ve çocukların 100 metre uzakta durmasını sağlar. Ağaca ilk ulaşanın sepetteki tüm şekerleri alacağını duyurur. “Haydi, koşun” deyince, tüm çocuklar el ele tutuşup ağaca doğru koşarlar; tatlıları kendi aralarında paylaştırırlar, keyifle yerler. Alışılmadık davranışlarını sorduklarında, "Ubuntu" derler, bu da "Diğerleri üzgünken nasıl mutlu olabilirim?" anlamına gelir. Ana fikir ne kadar yalın değil mi?
SONSÖZ:
Dünyamız giderek küçülüyor ve diğer kültürlerle yetkin bir şekilde iletişim kurma becerisi, yaşamın her alanında başarı için hayati önem taşıyor. Bu zenginliğe sırtımızı dönemeyiz, zira yerküre birbiriyle konuşan ya da anlaşamayan insanlardan oluşan dev bir ailedir.
EYLÜL AYI OKUDUĞUM KİTAPLAR:
Serenad – Zülfü Livaneli
Çatıkatı Aşıkları – Şükran Yiğit
Zindankale – Sezgin Kaymaz
Korku – Stefan Zweig
Ağaçlar - Hermann Hesse
Kahvaltı Sofrası - Defne Suman
NOT: 815 yıl önce bugün doğan, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, 13. yüzyılda Anadolu'da yaşamış bir Fars tasavvufçu, ilahiyatçı ve Sufi bir mistik şairdir.
Doğum tarihi: 30 Eylül 1207, Belh, Afganistan
Ölüm tarihi ve yeri: 17 Aralık 1273, Konya
MEVLANA'NIN YEDİ ÖĞÜDÜ
1. Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
2. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
3. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
4. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
5. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
6. Hoşgörülükte deniz gibi ol.
7. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.