Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği – TMMOB’un giderek zorlaşan yaşam koşulları altında işsizlik, hayat pahalılığı, düşük ücretler, güvencesizlik, özlük hakları ve örgütlenme sorunlarını içeren “Boşuna mı okuduk?” başlığıyla başlattığı kampanya Gebze Bölgesi’nde Makine Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası ve Elektrik Mühendisleri Odası Gebze Temsilcilikleri, Gıda Mühendisleri Odası Kocaeli Temsilciliği tarafından yürütülecek. İki ay süreli kampanya boyunca basın açıklamaları, her alanda propaganda, SGK müdürlükleri önünde basın açıklaması ile birlikte imza kampanyası da tasarlanıyor.
Kampanyanın Gebze ayağına dair basın toplantısı Makine Mühendisleri Odası Gebze Temsilciliği tarafından düzenlendi. Temsilcilik başkanı Barış İnce’ye toplantıda yürütme kurulu saymanı Murat Kılıç, yürütme kurulu üyeleri Serkan Sağlamlı ve Leyla Gönül ile birlikte temsilcilik teknik görevlileri Tanfer Yeşiltepe, Can Kuruş ve Sinan Karakaya eşlik etti.
Barış İnce basın açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. İnce soru üzerine ülke genelinde çok sayıda üniversitenin ve özellikle vakıf üniversitelerinin nitelikli mezun çıtasını düşürdüğünü;
Gebze Teknik Üniversitesi’nde gerek üniversitenin gerek Makine Mühendisliği bölümünün aranan nitelikte mezun için yeterli olduğunu ancak laboratuvar bölümünün bütçe yetersizliğinden ötürü kurulamadığını,
MMO Gebze Temsilciliği olarak okulun Makine Mühendisliği bölümü öğrencileri ile sürekli diyalog halinde olduklarını ancak çok büyük kısmının geleceği yurt dışında aradığını söyledi. (Soru cevap bölümüne dair diğer detaylar önümüzdeki günlerde yayınlanacak.)
Barış İnce basın açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
TOPLUM VE ÜLKE İÇİN
ÇALIŞIP ÜRETTİK
Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. Yılına yaklaşıyoruz. Cumhuriyet, ülkemizin kalkınması, sanayileşmesi ve gelişmesi sürecinde mühendis, mimar ve şehir plancılarının katkılarıyla büyük başarılara imza atmıştır.
Ülkenin en zor işlerinden birini kendine görev bilen meslektaşlarımız sayesinde Cumhuriyet tarihinin önemli süreçleri ilmek ilmek örülmüştür. Mühendis, mimar ve şehir plancıları, sadece kendileri için değil aynı zamanda parçası oldukları toplum ve ülke için de çalışmış ve üretmiştir. Tarihimiz boyunca kalkınma, sanayileşme, kentleşme, denizcilik, gıda, iletişim, bilişim, ulaştırma, enerji ve tarım gibi temel alanların ve plan, proje, üretim, denetim gibi süreçlerin itici gücü meslektaşlarımız olmuştur. Bugünden bakıldığında hayranlık uyandıracak politikalar ve uygulamalar mesleklerimizin yoğun katkısı ile hayata geçirilmiştir.
KAMU ARAZİLERİ SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKİLDİ
Cumhuriyet’in 100. yılına geldiğimizde mühendislik, mimarlık ve şehir planlama başta olmak üzere birçok alanda büyük ve köklü sorunlar hayatımızı kuşatmıştır. Plansızlık, üretimsizlik, işsizlik, yoksulluk, güvencesizlik, açlık ve sefalet koşulları ülkemizi teslim almıştır. 1980’li yıllardan itibaren imalat sektöründe başlayan özelleştirme dalgasıyla, kamuya ve halka ait olan varlıklarımız devletin elinden çıkarılarak sermayenin dizginsiz sömürüsüne ve yağmasına açılmıştır. Fabrikalarımız, limanlarımız, santrallerimiz, kamu arazilerimiz ve kamu işletmelerimiz sermaye gruplarına peşkeş çekilmiştir. 1985 yılından itibaren hız kazanan program çerçevesinde, günümüze kadar 183 kuruluşta hisse senedi veya varlık satış/devir işlemi yapılmış, bu kuruluşlardan 171’inde hiç kamu payı kalmamıştır.
PİYASA EKONOMİSİNİN İNSAFINA TERK EDİLDİ
Özelleştirmelerin ardından yaşanan ekonomik krizlerle birlikte Türkiye ekonomisi üretime dayalı bir ülke olma modelini terk etmiştir. Kayıtdışı ekonomi başını almış yürümüş, fason üretim ve montaja dayalı üretim biçimleri benimsenmiştir. 2000’li yıllardaysa inşaata dayalı bir ekonomik model benimsenmiş, üretim yerine ithalatın desteklendiği, teknoloji ve teknik hizmetlerin dahi ithalinin makbul göründüğü bir dönem yaratılmıştır. Bu süreçte kamu işletmeleri parçalanarak kamuya ait çimento, süt, et, yem, dokuma, orman ürünleri, gemi, gübre sanayileri, enerji santralları, kimya ve petrokimya tesisleri, maden işletmeleri, demir çelik işletmeleri, kâğıt fabrikaları, telekomünikasyon hizmetleri, ulaşım hizmetleri ve bankacılık sektörü özelleştirilerek bu alanlar uluslararası tekellere bırakılmış, ülkemiz daha da fazla dışa bağımlı hale getirilmiştir. Devlet tarafından sunulması gereken teknik hizmetler piyasalaştırılmış ve serbest piyasa ekonomisinin insafına terk edilmiştir.
BOŞUNA MI OKUDUK?
Cumhuriyet kazanımlarının birer birer tasfiye edildiği piyasacı dönüşümden tüm yaşam alanlarımızın yanı sıra mühendislik-mimarlık uygulamaları, mühendislerin, mimarların ve plancıların sosyal konum ve koşulları da doğrudan olumsuz biçimde etkilenmiştir.
Meslek alanlarımızda büyük bir yıkım yaşanmıştır. Bu yıkıma bağlı olarak bir dönemin gözde meslekleri olan mühendis, mimar ve şehir plancılarının itibarı neredeyse sıfırlanmıştır. Bir afet ülkesi olmamıza rağmen, daha fazla önem verilmesi gereken mühendislik, mimarlık ve planlama hizmetleri birer prosedür haline getirilmiştir. Merkezi politikalardan yerel uygulamalara kadar birçok alanda bilim ve teknik dışlanmış, mesleklerimiz yok sayılmıştır. Ülkemizin temel sorunlarının çözümünü de afetlere karşı dirençli kentleşmenin, tarımsal ve sınai üretimin, tarihi, kültürel ve doğal alanların korunmasının, toplumsal kalkınmanın anahtar gücü olan mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı meslekleri âdeta gözden çıkarılmıştır.
AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA
Mühendis, mimar ve şehir plancıları açlık ve yoksulluk sınırı altında düşük ücretlerle, kötü koşullarda çalışmaya mecbur bırakılmıştır. Ücretli çalışan meslektaşlarımızın yaklaşık yüzde 60’ı asgari ücret düzeyinde ücretlere çalıştırılmaktadır. Kamuda çalışan meslektaşlarımızın hakları erimiş, kamuda istihdam giderek daralmıştır. Emekli meslektaşlarımız, üstlendikleri tüm önemli ve kritik görevlerden yüz akıyla çıkmayı başarmışken, mesleklerini bir ömür boyu ifa etmişken bugünlerini yoksulluk ve geçim sıkıntısı teslim almıştır.
GARSONLUK, KURYELİK GİBİ İŞLER
Mühendis, mimar ve şehir plancısı adayı pek çok genç, ülkemizin geleceğine dair umutlarını kaybetmek üzeredir. İşsizlik oranı yüzde 40’ları aşmıştır. Yeni mezun meslektaşlarımızın iş bulma süreleri 18 aya kadar uzamıştır. Çok sayıda meslektaşımız iş bulamadığı için yurtdışına çıkmaktadır. Ülkemiz, yetişmiş değerli mühendis, mimar ve şehir plancılarını kaybetmektedir. Meslektaşlarımız yoğun işsizlik sonucu geçimlerini sağlayabilmek için meslek dışı işlere yönelmekte, tezgâhtarlık, garsonluk, kuryelik gibi işlerde çalışmaktadır.
Bu acı tablo bizlere kaybedilmekte olan bir geleceği işaret etmektedir. Yüzbinlerce mühendis, mimar ve şehir plancısının bilincinde “boşuna mı okuduk!” sorusu belirginleşmektedir.
SİYASİ İKTİDARIN DÜŞMANCA TUTUMU:
SGK PROTOKOLÜ TEK TARAFLI FESHETTİ
Tüm bu olumsuzlukların üzerine siyasi iktidarın TMMOB ve bağlı Odalarımıza karşı düşmanca tutumu da eklendi. Bilindiği üzere TMMOB’nin yetkileri yıllar içerisinde parça parça koparıldı, elimizden alındı. Geçtiğimiz aylarda açılan davalarla ücretli çalışan üyelerimizin asgari ücretini belirleme yetkimiz de elimizden alındı. SGK ile yapılan ücret denetimi protokolü gereği 2012 yılından bu yana belirlemekte olduğumuz mühendis, mimar ve şehir plancısı asgari ücreti, belli ki sermaye çevrelerini ve iktidarı rahatsız etmiştir. Gelişen baskılar sonucu SGK önce protokolün içini boşaltmak istemiş ardından da 2017 yılında protokolü tek taraflı olarak feshetmiştir.
YETMEDİ. ASGARİ ÜCRET
BELİRLEME YETKİMİZ ALINDI
Bu müdahaleye rağmen TMMOB ve Odalarımız ücretli çalışan meslektaşlarımızı korumak amacıyla yönetmeliklerimiz gereği asgari ücret belirlemeye devam etmiştir. En son geldiğimiz aşamada siyasi iktidarın müdahalesi sonucu açılan davalarla ve siyasal güdümlü yargı kararlarıyla ilgili yönetmeliklerimiz geçtiğimiz aylarda iptal edilmiş, bu yetkimiz de elimizden alınmıştır. Böylece, ücretli çalışan mühendis, mimar ve şehir plancıları serbest piyasanın acımasız sömürüsü karşısında korumasız bırakılmıştır.
Bir asırdır ülkemizin kalkınması, ilerlemesi ve halkın refah koşullarında yaşaması için emek harcayan mühendis, mimar ve şehir plancıları bu tabloyu hak etmemektedir.
Tüm emekçi halk kesimlerinde ülkemizin geleceği için kaygılar her geçen gün artmaktadır.
Bitmek bilmeyen ekonomik krizler, enflasyon, işsizlik, hayat pahalılığı ve yoksulluk milyonların âdeta kaderi haline getirilmiştir. Daraltılan meslek alanlarımız ve mesleki itibarımız erozyona uğradıkça ülkemizin ve yurttaşlarımızın uğradığı yıkım da artmaktadır.
SORUNLARIMIZ HALKIMIZIN
SORUNLARINDAN BAĞIMSIZ DEĞİL
Bizler, bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancıları:
Sorunlarımızın, ülkemizin ve halkımızın sorunlarından bağımsız olmadığının bilincindeyiz. Mücadele etmezsek yaşadığımız sorunların daha da büyüyeceğini çok iyi biliyoruz.
Ülkemizin okumuş çocukları olarak Cumhuriyetin ikinci asrında, eşitlik ve özgürlük temelinde, üreten, sanayileşen, gelişen ve hakça bölüşen bir ülkeyi inşa etmek için seferber oluyoruz.
GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ
Bir dönemin en itibarlı, gözde mesleklerinin Cumhuriyetin 100. yılında ne hale geldiğini, nasıl ve neden gözden çıkarıldığını, hangi sorunları yaşadığını ortaya koymak ve sorunlarımızın çözümü için sesimizi daha fazla yükselteceğiz. Mühendis, mimar ve şehir plancılarını görmezden gelenlere ve yok sayanlara karşı haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkacağız diyoruz.”
HABER MERKEZİ