Bir televizyon tartışmasında bir hanım eşimin karşısında her zaman en güzel hata onun en sevdiği elbiselerimi giyer, elim yüzüm temiz, saçım başım düzgün çıkarım. Ben eşimin böyle olmasını istediğim için ben de böyle davranırım… Hanımın bu sözleri çok hoşuma gitmişti. Eşler arasındaki ilişkilerin böyle olması gerekir, sağlıklı evliliklerin tadı tuzu buradadır.
Kör adamın eşine neden süslenir püslenirsin diye sormuşlar o da medeni bir insan olmak için demiş. Bazı kimseler süslenen kadınların güzel görünmek için değil de başka gayeler için olduğunu düşünürler, hastalıklı kişilikler dediğimiz kimseler bu kimselerdir. Bu insanlara bakarsanız kadınların sokağa kirli eciş bücüş çıkmaları gerekir.
Onların da tabi tıraş olmamaları ütüsüz elbise giymeleri gerekir. Bu konularla ilgili hanımlar çok dertliler ne yazık ki ülkemizde böyle kötü düşünceli kimseler var… Giyim kuşam yemek içmek de fikir edinmek müzik dinlemek gibi kişiye göre değişir, bu bir insan hakkıdır. Bu yüzden insanlar birbirlerini öldürüyorlar. Paris’te lüks bir otelde dünyaca ünlü bir hanım bebeğini emzirirken göğsünün biri görünür. Bazı kimseler tahrik olurlar, görevlileri uyarırlar; kadın onlara otelinizi ve müşterilerinizi protesto ediyor buradan hemen gidiyorum der ve gider. Kadınların davranışlarından rahatsız olan tahrik olan adamlar sadece Türkiye’de değil her yerde var.
Benim gerici dediğim kimseler bu kimselerdir. Eşlerin ayrılmalarında zorunlu nedenler vardır. Bu tür ayrılmaların sebebi aldatma değil elbette, çoğu sözünü ettiğim nedenlerdir. Ayrılmaların çok önemli nedenlerinden biri de işsizlik, yoksulluk, ekonomik nedenlerdir. Halkımızın yüzde doksanı yoksuldur. Devlet ayrılmalara müdahale etmek istiyorsa işsizliği ve yoksulluğu ortadan kaldırması gerekir.
Aslında sevgiyi büyüten evlilikleri sağlıklı tutan ekonomik durumdur. Evlilikleri kötü yönde etkileyen bir başka neden de eşlerin birbirlerini anlayamamaları… İnsanlar birbirlerini kendi tabiatlarıyla ölçmeleri kendilerinin zevk aldıkları ve düşündükleri gibi düşünmelerini istiyorlar. Bu insan tabiatına aykırı… Hayatı ve olup bitenleri algılayamayan, öngörüleri olmayan insanların başına geliyor bu tür aksilikler. Oysa algılama insanın en üstün unsurlarındandır.
İnsanoğlu bu algılama gücüyle zorlukların üstesinden geliyor. Maalesef evliliklerimiz de sürdürülebilir, yoksulluğumuz sürdürülebilir, hastalıklarımız sürdürülebilir, demokrasimiz ve de sürdürülebilir işsizliğimiz gibi olmuş. Zoraki sürdürülebilenlerin zaman içinde sürdürülmesi imkansızdır…