Teyzemin Öyküsü
Anlatacağım öykü kendi içinde yaşadığımız toplumun genel kültür düzeyini ve kadına bakış açısını vermektedir. Güzel bilgili bilge bir kadının hayat hikâyesini anlatacağım. Bu kadın teyzemdir benim, dillere destan bir güzelliği vardı. Bu güzelliği yüzünden büyük acılar, ağrılar çekti. Böyle kadınların hayat öyküleri hep yaralı olur, ona bu acıları çektiren başka kadınlar olur ya bu kural teyzemde de kendini göstermişti…
Teyzem Güneydoğu illerinin birine gelin gitmiş, orada yirmi yıl yaşadıktan sonra bir iki önemli nedenden dolayı İzmir’in buca ilçesine taşınmıştı. Bir iki yıl sonra da eşi öldü ve dul kaldı.
Teyzem hiç o eşi ölen kadınlar gibi bir davranış göstermedi. Yani hiç ağlamadı, eşi öldüğü için yas tutmadı, benim halim şimdi ne olacak demedi. Eşinin ölümünün ertesi günü gülmeye başladı teyzem. Bu hali mahallede bazı dedikodulara neden olunca teyzemle bu durumu konuştum. Teyzem sözünü esirgemeyen bir kadındır. Evet, dedi eniştenin ölmesine hiç üzülmedim! Sevinmedim de! Tabi sen onun bana ettiklerini bilmesin. Elli yıllık ömrümde şu son bir haftadır özgürüm, bir haftadır kendi hayatımı yaşıyor, kendime hizmet ediyorum. Bir haftaya kadar ben bir köleydim, içtiği her paket sigaradan birini benim üzerimde söndürmüştür. Yirmi yıllık evliliğimizde bir gün bana sevgilim, canım, karım dememiştir kapıdaki ..… benden daha çok seviyordu. Evliliğimizin ikinci günü adetmiş diye beni dövmüştü arzu etmeden, istemeden on çocuk yaptım. Başımı yüzümü kapattığı gibi aklımı fikrimi ve duygularımı da kapattı.
Teyzem ünlü yazar Victor Hugo’nun Notre Dame’nin Kamburu romanında ki kadın kahraman Esmeralda’yı hatırlatmıştı. Zeki, gösterişli, nazlı, cilveli bir kadındı çok da zengindi ama çingeneydi. Esmeralda’ya âşık olan Rahip Frollo onu tutuklattırır ve astırır. Esmeralda’nın âşık olduğu Quasimodo onu kurtaramaz. Rahip Frollo bu güzel kadını öldürtür.
Teyzem de Esmeralda gibi bir aşk kadınıydı. Aşk kadınlarının çoğunun hayat hikâyeleri teyzem gibi acılı ve ağrılıdır… Güzel kadınlar şanssız bahtsız kaderli kadınlardır. Eniştem, orta boylu, veremli bir adamdı. Bir ayağı da topaldı. Çok sert ve huysuzdu, sanırım bu huysuz ve sertliğinin altında çirkin biri oluşu vardı. Hiç eğitim görmemişti. Bu ülkede teyzem gibi elleri kelepçeli, ayakları prangalı köle hayatı yaşayan öyle çok kadın vardır ki. Yirmi yılda bir kez bir seçimde oy kullanmaya götürmüşler, oyunu ailesine inat CHP verecekmiş onu da becerememiş. Nerden bilirsin hayatın kendisi için anlamını, hiç anlamamıştı niçin yaşadığını. Hayat nedir? Ben kimim? Neden evlendim? Hayatın anlamı nedir? Diye yirmi yıl hiç merak etmemiş, bu sorular aklına gelmemişti.