“Bugün derneğimizin Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşımız Oğuzhan kardeşim bu yazıyı bana gönderdi…
… doğrusu beğenerek okudum. Yazıyı okumadan önce de (23 Ağustos, 20.00 – 21.30 arası, Çayırova Özgürlük Mahallesi, İpek Pastanesi) Aktan abiyle uzun uzun sohbet etmiştik. Bu akşam çaylı, sohbetli, muhabbetli oldu bizim için. Sonrasında da bu yazıyı okuyunca Aktan abiyi bir daha sevdim. Bize iğne de lazım, çuvaldızda.
Hatta farkında olmadan ENİŞMER’i bile konuştuk. Ben ENİŞMER gibi modellere kısmen karşı bir kardeşinizim. Bizim amacımız engelliyi, engelsizi bir arada çalıştırmak olmalı.
Ayrı bir yere engelli vatandaşları toplayıp, onlara özel donanımlar, bölümler hazırlayıp kendi kendilerine çalışmalarını sağlamak, engelli vatandaşların toplumda engellilerinin ön plana çıkmasını daha çok engeller.
Engelliler İş Merkezi projesi bugünden baktığımızda eksikleriyle düşünülmüş bir proje, o günün şartlarında ise hepimizin ayakta alkışladığı proje.
Kocaeli Beyazay’ın Engelliler İş Merkezi’ne ‘neden sahip çıkmadığı’ bir çok arkadaşımız tarafından bana çokça soruldu. Buradan ilk defa söylüyorum.
Orada çalışan engelli arkadaşları topladık, milletvekillerinden birkaç tanesini derneğimize çağırdık. Sezer (Radiye Sezer Katırcıoğlu) Hanım olsa gerek, İlyas (İlyas Şeker) Beyle de konuyu paylaşmıştım.
Çalışan arkadaşlar gelip, sorunlarını anlatmaktan kaçındılar, dönemin belediye başkanı Şevki (Şevki Demirci/2014-2019) Abiyle de oturup konuşmak için çalışan arkadaşları organize etmeye çalıştık. Yine gelmediler, son çare ‘birlik olun, sizinle gerekirse bu konu için Ankara’ya yürüyelim’ dedim. Yine gelmediler. Çift taraflı yaşanan duyarsızlık sayesinde Engelliler İş Merkezi de kapanmış oldu.
Faruk (Faruk Taşçı/2004-2009) Başkanı tebrik ediyorum, Çayırova‘da Engelliler İş Merkezi gibi yapılmış hala konuşulan bir proje henüz daha hayata geçmedi. Umarım engelliler merkezi (Çayırova Belediyesi tarafından bu dönem başlanan proje) planlandığı gibi verimli bir proje olur. Bütün eksiklikleri unutturur.”
Beyazay Derneği Kocaeli Şube Başkanı Furkan Uğur Eşitti..
Teşekkür engelli toplumun teşekkür bilir “engellisi.”
Şahsım adına pek alışkın değilim ama zaman zaman camiadan dostlarla inceden yakınırız: “Ulan… Adamı yıllardır pozitif yazarım. Bir defa telefon açıp teşekkür ettiğini hatırlamam. Geçen bir tutumundan ötürü eleştirdim. Aradı. Bir küfür etmediği kaldı…”
Dün (22 Ağustos) akşamki sohbetimizin ardından beni de Face’den etiketleyerek yukarıdaki paylaşımda bulundu. Sayfasında ve sayfamda da duruyor. Köşeme, özüne ve içeriğine dokunmadan biraz redakte ile taşımış oldum.
“Buradan ilk defa açıklıyorum…” diye yaptı paylaşımı.
Şayet dün akşamki sohbete çevirip demeç halinde alsaydım, “Özel haber” mahreci ile haberleştirmek dahi vardı ama; sosyal medya yayını olunca mesleğimizin mesleğe dip yaptıran ahlaksız çıbanları değil elbette ama meslek erbabı bilir; “Sosyal medya paylaşımından mı özel haber yaptın leeyn. O özel haberi kaçırdığım için çok kahroldum. Bu özel haber çalışmandan ötürü tebrik ederim. Yarışmaya katıl, ödül de versinler bari” deyip ti’ye alır, kaba etleriyle gülerdi.
Genelde yorum etiketlemem Eşitti’nin çok önemsediğim paylaşımında isimleri geçmesinden ötürü; sayfa arkadaşı da olmamdan sebep Faruk Taşçı ve Şevki Demirci’ye etiketleyeceğim. Milletvekilleri İlyas Şeker ve Radiye Sezer Katırcıoğlu’nu etiketlemeyi deneyeceğim. Eşitti’nin yorumunda sadece sürece dair değerlendirme; ismi geçenlerin “illakin yanıt hakkı” kullanmalarını gerektiren bir mevzu yok. Ancak bilmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Furkan Uğur Eşitti ile uzun uzun sohbet ettik. Öncelikle yakın tarihte röportaj konuğumuz olacak. Hedeflerinden biri, belediyelerden tam bağımsız bir dernek, sivil toplum örgütü.
Gittiğim şehirlerde gözlemlerimden esasla şudur..
Her ne kadar tüm illerimizi, ilçelerimizi, beldelerimizi –henüz- gezememiş olsam dahi…
Tunceli Belediye Başkanı TKP’li Fatih Mehmet Maçoğlu hariç ülkemiz tüm belediye başkanlarında var olduğuna inanmaya başladığım bir “hastalık…”
Başta hemşeri dernekleri olmak üzere..
Kaldı ki belki bir takım istisnalar hariç tamamına yakını “Dayanışmaymış, kaynaşmaymış hikaye…” memleketteki ayrışmanın sivil topluma yansımış halidir..
Ne dayanışması be? Kahvehaneye dönüşen yerlerde çayına/kahvesine diye oynanan oyunlarda birbirine hesap kitleme çabası içinde olan hemşeriler mi, kendi içlerinde sağlayamadıkları dayanışmayı toplum genelinde sağlayacak?
… Nerede kalmıştık. Kaldı ki bir amaçları da kendi içlerinden birilerinin türlü pazarlıklar üzerinden belediye meclisine sokma olan hemşeri dernekleri zaten hepten razı..
Belediye başkanları her dönem sorumluluk alanlarındaki yerlerde tüm dernekleri himayeleri, kontrolleri altına sokmak ister.
Ondan sebeptir ki Çayırova örneğinde olduğu gibi birden fazla engelli derneği türer. Halbuki ne gerek var. Hiç olmazsa ortak etkinlik düzenleyin, o da yok.
Belediye başkanlarının bu bencil tutumu kentlere de çok pahalıya patlar.
Şayet kent meclisleri projesini, projenin hakkını vererek hayata geçirebilse idik Gebze ve bölgesindeki ilçeler şimdiye kadar, “Kentleşme, kentlileşme” diye yakıcı bir sorunu konuşmuyor olacaktı.
Belediye başkanları kent konseylerini de kontrol altında tutmalarından sebep..
Bakınız Dilovası örneğin..
Hamza Şayir, bu dönemki katı tutumuyla Dilovası tarihine en büyük kötülüğü (ihanet diye yazacaktım da ağır olur diye caydım) eden belediye başkanı olarak şüphe yok ki sağlığında da, ölümü sonrası da ilçede “Hayırla” yad edilecektir!
Adnan Köşker.. Yine Gebze’ye en büyük kötülüğü eden şahsiyet olarak hangi yüzle sağda solda gezmektedir, bilmem. Niyeti belli, milletvekilliği. AKP tipi partiye de aslında örtüşür.
Erdoğan geçenlerde Davutoğlu ve Babacan’a malum yüklenmesini yaparken kendisi de itiraf etti zaten, bir süre niteliksiz niceliksizi şahsına biat kotası üzerinden oraya buraya aday atadığını…
İşte Furkan Uğur Eşitti’nin bir hedefi de bu..
Dün akşam ona benim de üyesi ve denetim kurulu üyesi olduğum BİLKAR’ın kökeni, kuruluşu, kuruluşun amacından sapış dönemi, kapanma aşaması, kurtarılma aşaması ve bugünkü durumunu, konumunu anlatıp ekledim:
“Bu siyasi zeminde, bu şartlarda, bu koşullarda BİLKAR’ın yaptığını yine aynı siyasi zemin, şart ve koşullarda Beyazay mı yapamaz sanıyorsun?”
Yapacaktır diyorum.
Buradan da yazıyorum:
Hep destek tam destek, taahhüt ediyorum.
Başka da bi’şi diyorum.
TEK YERDE YANLIŞ YAZDIM.. BAŞLIĞA DENK GELMEZ Mİ?
Bizim meslekte sıklıkla rastlanan hata adların soyadların bazen birbirine girmesi, karıştırılması, lokasyon hatalarıdır.
Ben de her üçü Türkiye ortalamasının çok üzerindedir, eminim, ayrı mesele.
BİLKAR’ın faaliyetlerinin basına aktarılması da, doğal koşullardan ötürü bende.
Pazar günü ailemle birlikte katıldığım Burgazada gezisine dönünce..
Başkan Serdar Dikkatli’ye, “Tarihi kesinleşmiş etkinlik varsa, ara başlıkla ekleyeyim” dedi.
Henüz olmadığını ancak Büyükada gezisinin tasarı halinde olduğunu söyledi.
Habere koyuldum. Haber içi her kelimede Burgazada gezisi..
Son paragrafta Büyükada, konu itibariyle doğru şekilde yer alıyor.
Haberin spotunda da Burgazada yazıyor.
Yani spotta olsa anlaşılır, haberin herhangi bir yerinde olsa anlaşılır da haberin son paragrafında Büyükada tasarısını yazdığımdan olsa gerek, spotta dahi çağrıştırmadı da gitti tek bir yerdeki hatayı başlıkta yapmış oldum.
Bir de BİLKAR’ın basına servis edilen haberlerine ayrı önem gösteririm, yaydığım için.
İyi ki öyleyim.
Ne diyim.
O haberi konuya ilgi gösterip yer veren ve benden sebep hatalı başlıkla yayınlayan tüm basın yayın kuruluşları ve okurlarından özür dilerim…