İki binlerin başıydı. Kocaeli’nin en köklü kuruluşları; SEKA kapatılıyor, TÜPRAŞ satılıyor, Türk Telekom özelleştiriliyordu. Bir yağmanın ortasındaydı halkın değerleri, kapan kaçıyor, kentin belleği haraç mezat yok ediliyordu. Biz üniversite öğrencileri, ‘’okuyan insan emekçi halka karşı sorumludur’’ düşüncesiyle kalabalığı ve dershaneleriyle ünlü yürüyüş yolu yada Fethiye caddesine çıkıyor, stantlar açıyor, özelleştirmelere karşı kamuculuğu savunuyorduk.
Ogünlerde bizim için sıra dışı bir durum yaşanmaktaydı. Çalışmalarımıza ilgi katlanarak artıyor, çıkardığımız dergi beşken on, onken on beş satılıyor, bildirilerimiz özellikle öğrenciler tarafından ilgi ve merakla okunuyordu. Özelleştirme karşıtı imza vermek isteyip standa gelen gençlerden bazıları ise ‘’Abi sizi televizyonda beğenerek izliyoruz.’’ diyordu. Televizyonda izleniyor olmayı Kocaeli’de ki yerel basının çokluğuna veriyorduk. Fakat yaptığımız çalışmalara ilgi biraz daha artıp gençlerin ‘’Abi sizleri televizyonda ( beğenerek, severek, ailecek) izliyoruz’’ sözleri çoğalınca nerede, nasıl izlendiğimize dair sorduğumuz sorulara verilen cevaplar bizleri şaşırtıyordu. ‘’Televizyonda abi! Dizi yok mu? Hatırla sevgili, Deniz Gezmiş’te var.’’
Diziyi gecikmeli de olsa izlemem bu sayede oldu. Hatırla Sevgili, 2006-2008 yılları arasında ATV’de yayınlanan politik ve romantik türdeki bir televizyon dizisiydi. 2 sezondan oluşan dizi 68. bölümü ile final yaparak sona erdiğinde büyük bir üzüntü yaşamıştım. Dizi ilk sezonun ikinci kısmından itibaren 1960'ların sonları ve 1970'lerin başlarındaki sosyalist öğrenci grupları ve sonrasında yaşanan çeşitli siyasi gelişmeleri anlatıyor, özellikle dönemin öğrenci liderlerinin hayatlarına ve yaşadıklarına yakından ışık tutuyordu.
Dizinin öyküsü, senaryosu, kurgu ve oyunculuğu kadar başarılı yanlarından biride can alıcı sahnelerde arka fonda duyulup yüreğimizi yakıp kavuran, dudaklarımızı titretip, gözlerimizi ıslatan müzikleriydi. Dizinin müzikleri Kemal Sahir Gürel, Hüseyin Yıldız ve İbrahim Karaca tarafından hazırlanırken, Eylem Aktaş ve Erdal Güney tarafından seslendirilmişti. Erdal Güney’in sesiyle tanışmam böyle gerçekleşti ve o ses hayatımın bir yerinde hep oluverdi.
***
Gelelim anlatmak istediğim esas konuya. Seslendirdiği ezgiler ve yaptığı film müzikleriyle tanıdığımız Erdal Güney’in ilk kitabı ‘Kasabanın Akşam Halleri’ Sol Kültür yayınları tarafından geçtiğimiz aylarda yayımlandı. 18 öykünün yer aldığı kitapta Güney, kendi yaşam serüvenini anlatırken yaşamına tanıklık eden kasaba kültürünü de öykülerinin merkezine yerleştiriyor.
Kitabın yolculuğu pandemi döneminde Bavul Dergisine yazılan öykülerle başlıyor. Ve serüven bir kitaba dönüşürken ilk sayfada okuru şair Edip Cansever’in “Yalan her tenha kasabanın akşam vaktidir” dizeleri karşılıyor.
Kasaba edebiyatındaki klasik sıkışmışlığın tersine yerelden şehre, şehirden Robert De Niro’ya kadar uzanan öyküler okuyoruz Güney’in kitabında. Ayrıca romanlarda ya da filmlerde genellikle karşımıza çıkan kasabanın mutsuz insanları, kötücül karakterleri yok. Yollar neşeli öykülere çıkıyor.
Horoz dövüştürenler, bahisçiler, maden arayıcıları, havuzlu avlunun esnafı, köy kahveleri, kasabalılar için çok önemsenen futbol kulübü, milletvekili seçimleri gibi geçen muhtarlık seçimleri, çilek festivalleri… Güney kolumuzdan tutup sıcak bir Akdeniz kasabasına götürüyor zihnimizi. Ve Radyocu Rıza, Matbaacı Nadir, Berber Seyfi, Nalbur Ethem, Çaycı Emin, Dondurmacı Durali, Mandıracı Sevim, Jön Bahtiyar, Mekâncı Recep, Amigo Zafer ve daha nice karakterle tanıştırıyor bizleri.
Okur tarafından ilgiyle karşılanan ve 1 ayda 2’nci baskısını yapan ‘Kasabanın Akşam Halleri’’ Gebze’de sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. İşçi Dayanışma Evinin davetlisi olan Erdal Güney, söyleşi ve imza günü için kasabamıza gelirken, 6 Mart Pazar günü saat: 15.00’da gerçekleşecek etkinliğe ilginin yoğun olması bekleniyor. Görüşmek dileğiyle.