Ben bir ANNEyim!
En çok duyumsamam bu yüzden;
Berkin çocuğun,
Ethem'in,
Abdullah'ın
Ahmet'in,
Ali İsmail'in,
Medeni'nin,
Mehmet'in anacığının acısını...
Öncesinde adı olmayan kadın, ana olunca kadın olur,insan olur,var olur...
Eğreti durur yaşamda,şöyle bir uğrayıp ayaküstü hemen gidiverecek misafir gibi.
Öncesinde,toprağa atılmış tohum gibidir,can suyuna muhtaç.
Ben bir ANNeyim!
Ana yüreğini iyi bilmem bu yüzden.
Öncesinde,toprağa yeni ekilmiş de tutunamamış fidan gibiydim.
Öylesine eğreti, öylesine hemen gidiverecek misafir misali.
Korkardım yaşamdan.
Kocaman ve karanlık bir odaydı dünya,kapı eşiğinde bekler dururdum.
Karanlığından ürkererek.içeri girmeye cesaret edemeyerek.
Sonra kızım geldi,anne oldum,can yürüdü bedenime...
Kızım fenerim oldu,aydınlandı yüreğimdeki karanlık..
Ağaç oldum,köklendim.
Oğlum geldi ardından, daha da derinlere indi köklerim.
Daha da sıkı tutundum toprağa.
Ne rüzgarın, ne fırtınanın gücü yetmedi başımı eğmeye.
Analar toprağa kök salar çocuklarıyla.
Dal saldıkça,budak budak tutunur yaşama.
Gayrı kimsenin gücü yetmez gücüne.
Ne zaman ki dalları kırılır...
İşte o zaman başlar umarsızlığı...
Matemi,sinsi bir kurt olur sinsice yerleşir...
Yerleşir de kanser gibi sarar...
Sarar da kemirir bitirir o kocaman duran gövdesini.
Kuruyup gider, çürüyüp biter....
Ve yıkılıverir birden sessiz bir gümbürtüyle. ..
Ben bir ANNEyim
Ah! Gülsüm Annem ah!
Paramparça olsan acımazdın.
Lime lime dağılsan katlanırdın.
Acımasızca kırmasalardı dalını....
Koparıp almasalardı,koparıp alamasınlar diye ömrünü adına emanet ettiğini.
Ki elvan elvan çoğalsın.
Hiçbir kalemin mürekkebi yetmez yazmaya, anaların yangısını.
Sana şimdi bütün kelimeler yetersiz....
Bütün yangınlar, senin atesinden utandığından alevsiz...
Yaşamak sebepsiz...
Solugun nefessiz...
Annem...
Ne desem, ne söylesem KİFAYETSİZ...