Kanada da yaşlı bir adam ekmek çalmaktan tutuklanıp mahkemeye çıkartıldı. Yaşlı adam suçunu kabul edip itiraf etti. Ve yaptığı hatayı şöyle açıkladı:
"Çok acıkmıştım neredeyse açlıktan ölecektim."
YARGIÇ kararını verdi :
"Sen hırsızlık yaptığını biliyorsun ve ben senin on dolar tazminat ödemene hükmediyorum.
Bu parayı ödeyemeyeceğini bildiğim için senin yerine ben ödeyeceğim. "
Duruşma salonunda herkes susmuştu, YARGIÇ cebinden on dolar çıkardı ve yaşlı adamın tazminatı olarak hazineye götürülmesini istedi. Ardından ayağa kalktı ve salondakilere hitaben: "Hepiniz suçlusunuz ve her biriniz on dolar ceza ödemelisiniz zira sizler öyle bir şehirde yaşıyorsunuz ki yaşlı bir adam açlıktan hırsızlık yapmak zorunda kalıyor. Duruşma salonunda 480 dolar toplandı ve toplanan parayı yargıç yaşlı adama verdi.
"Eğer Müslümanların yaşadığı bir şehirde fakir görürseniz bilin ki o şehrin yöneticileri halkın malını çalıyorlardır !" demiş H.Z Ali.
Biliyorsunuz ki enflasyon dış güçlerin ülkemize yerleştirdiği kötü huylu bir canavar.
Canavar tamamen ülke dışından ithal olup ülkemizdeki hiçbir politika ile uzaktan yakından ilgili değildir.
Bununla birlikte ülkemizi yönetenler sorumluluk sahibi olup, sırça köşklerinde, bir elleri yağda bir elleri balda, dışardan gelen bu düşmanla da mücadele etmektedir.
Üstün politikaları da bu noktada başlamaktadır.
Ülkemizi 20 yıldan fazla yöneten bu parti, her zaman sonuç odaklı olduğu için enflasyonun gerçek sebepleri ile değil enflasyonun bizzat kendisiyle mücadele etmektedir ve bu mücadelenin de başarısı ortadadır.
Dünyanın en çok enflasyona sahip ilk üç beş ülkeden birisi Türkiye’dir ve Türkiye dünyada her zaman lider ülke olacaktır.
Şimdi soruyorum tüm bu çabalara rağmen aranızda enflasyon altında ezilen var mıdır?
Yoktur çünkü ezilecek güruh kalmamıştır.
Ezile ezile suyu çıkıp, buhar olmuştur.
Muhalefetin yersiz itirazlarına devam edebilir ancak bu halkın görüşünü de seçim sonuçlarını da değiştirmeyecektir
Lütfen kendi fakirliğimizi iktidar ile temizlemeye çalışmayın, akıllı olun çalışın para kazanın.
Ne diyelim, umarım ferasetimiz artar.
Gerçi, artsa da kendimiz yaşıyoruz, artmasa da.
U-mutlu günlere diyelim yine de...