İsrail’in Filistin’deki işgali ve Filistin Halkı’na yönelik faşizmi devam ederken tepkiler de artıyor. İşgal, Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından da kınandı. Gebze 15 Temmuz Milli İrade Kent Meydanı’nda yapılan açıklamada zayıf çağrılar ve hamasi nutukların yetersizliğine dikkat çekilip, “Şimdi emperyalizme ve onun Ortadoğu’daki taşeronlarına, işgalci İsrail yönetimine karşı ayağa kalkma ve mücadele etme zamanıdır” denildi:
DİRENEN FİLİSTİN HALKI KAZANACAK
“Filistin halkına dönük saldırılarla ilgili olarak 16 Mayıs’ta toplanan Birleşmiş Milletler’den yine somut bir adım gelmedi. İsrail’e ve arkasındaki emperyalistlere ses çıkaramayan uluslararası örgütlerin yaptıkları zayıf çağrılar sonucu çözmez. Ya da çokça tanık olduğumuz üst perdeden atılan hamasi nutuklar akan kanı durdurmaz. Şimdi emperyalizme ve onun Ortadoğu’daki taşeronlarına, işgalci İsrail yönetimine karşı ayağa kalkma ve mücadele etme zamanıdır. Şimdi barış için, Filistin halkının ait olduğu topraklarda özgürce yaşayabilmesi için yan yana durma zamanıdır. Emperyalistler kaybedecek, direnen Filistin halkı kazanacak!”
FİLİSTİN HALKINA BİN SELAM
Basın açıklamasına CHP, HDP, EMEP, SOL Parti, Devrimci İşçi Partisi – DİP ve Sosyalist Emekçiler Partisi – SEP ile birlikte Eğitim-Sen, BMİS Gebze 1 No’lu Şube, Tüm Emekli-Sen ve Gıda-İş Sendikaları, Gebze EYT Derneği başkan ve yöneticileri katıldı. “Katil İsrail Filistin’den defol”, “Barbarlık yenilecek direnen insanlık kazanacak” ve benzeri sloganların atıldığı basın açıklaması
Eğitim-Sen Gebze Şube Başkanı Eylem Bahadır tarafından okundu. “Direnen Filistin halkına bin selam” başlığıyla yapılan açıklamada ayrıca şu görüşlere yer verildi:
192 FİLİSTİNLİ YAŞAMINI YİTİRDİ
“İsrail’in Doğu Kudüs ve Gazze’ye dönük saldırıları devam ediyor. Çocuklar, kadınlar, gençler ait oldukları topraklara sahip çıkmak için her türlü baskıya ve zorbalığa karşı direnen Filistin halkı aralıksız bombalanıyor, evlatlarını yitiriyor. İşgalci İsrail’in saldırıları sonucunda şu ana kadar 58’i çocuk olmak üzere 192 Filistinli yaşamını yitirdi.
BİR GÜN MUTLAKA
Emperyalistler ve işbirlikçilerinin kendi çıkarları ve gelecekleri için Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren politikaları bölge halkları için acı, gözyaşı, yoksulluk ve savaş dışında bir şey üretmedi, üretmeyecek de... İsrail devletini yönetenler başta olmak üzere emperyalistlerin bölgedeki uzantıları kendi gelecekleri ve çıkarları için insanların yaşamlarını yitirmesi ve ait oldukları toprakları terk etmek zorunda bırakılmasını din ve ulusalcılıkla perdelemeye çalıştı. Oysa Ortadoğu’nun tüm halkları barış içerisinde bir arada yaşayabilir ve bir gün mutlaka bunu başaracaklar.
LİMAN İŞÇİLERİ SUÇ ORTAĞI OLMADI
İsrail’in, emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin kimi zaman açık kimi zaman dolaylı desteği ile Filistin halkının direncini kırmaya dönük saldırıları hamasi nutuklarla ve ezbere söylenen cümlelerle engellenemez. Dünyanın bu saldırılara açık ve kesin şekilde Filistin halkının yanında olduğunu göstermesi gerekmektedir. Emekçiler dünyanın her yerinde süslü cümlelerle hiçbir şey söylememeyi becerenlere yol gösteriyor. İtalya’da Livorno liman işçileri İsrail’e gidecek gemiye silahların yüklenmesini engelleyerek direnen Filistin halkı ile dayanışmanın nasıl olması gerektiğini ortaya koydu. ‘Livorno limanı Filistin halkına yönelik katliamın suç ortağı değil’ diyen emekçileri Gebze’den Emek ve Demokrasi Güçleri olarak selamlıyoruz. Yaşasın emekçilerin uluslararası dayanışması.
HAMAS’I APARAT OLARAK KULLANDILAR
AKP iktidarı da Filistin meselesine pragmatist ve siyasal İslamcı ideoloji penceresinden yaklaşmış, İsrail ile geçmiş iktidarların yürüttüğü geleneksel devlet politikalarını derinleştirerek yürütmeye devam etmiştir. AKP iktidarı Filistin devletinin FKÖ içinden seçilmiş resmi temsilcileriyle ilişkileri sürdürürken diğer yandan kendisi gibi dinsel referanslardan hareket eden HAMAS’ı da muhatap alarak bugünkü iki yapılı Filistin’in oluşmasına ciddi etkide bulunmuştur. HAMAS iğle olan ilişki diğer emperyalist merkezler gibi çözümsüzlüğe oynayıp Filistin sorununu çözmeye çalışmaktan ziyade onu Ortadoğu’da söz sahibi olmanın aparatı olarak kullanmıştır.
İSRAİL HALKI ONAY VERMİYOR
Filistin halkına yapılan saldırıları ve vahşeti gizleyemeyen İsrail yönetimi kendi halkını bile yaşananlara dönük ikna edemiyor. Netenyahu hakkındaki iddialar ve 23 Mart’ta yapılan seçimlere rağmen halen hükümetin kurulamamış olması İsrail yönetiminin neden saldırganlaştığı sorusunun yanıtlarını içinde barındırıyor. Halkları din ve ulus farklılığını kullanarak karşı karşıya getirmek sıkışan iktidarların kullandığı oldukça tehlikeli bir yöntem. Netenyahu yönetiminin bu yöntemi emperyalist egemenlerden bağımsız kullanmadığı açık. Ancak tüm propaganda araçlarına rağmen İsrail halkının önemli bir bölümü yaşananlara onay vermiyor. İsrail’de başta emek örgütleri olmak üzere pek çok kesimin bu duruma sessiz kalmaması, ‘Yaşasın halkların kardeşliği’ sloganının sadece bir slogan olmadığını bir kez daha bizlere gösterdi. Şimdi direnen Filistin halkı ve onlarla dayanışma içinde olan İsrail halkı için yüksek sesle söyleyelim: Yaşasın halkların kardeşliği.”