Bu sütunların okuyucuları, emeklilerin ekonomik, sosyal, psikolojik ve siyasal sorunlarına ne kadar sıklıkla değindiğimin yakın tanığıdır.
Bu değinmeler sürecek, çünkü, AKP hükümetleri, emeklilerin sorunlarını çözmek bir yana, ‘umursamaz’ ya da ‘’nasıl olsa biz mahkumlar’’ anlayışı sonucu ‘görmezden’ gelmeyi sürdürüyor.
Oysa, Anayasa’nın ikinci maddesi, devletin temel niteliklerinden birini ‘’sosyal devlet’’ olarak belirlemiştir. Bu Anayasa herkesi bağlayan bir metinse, sosyal devlet olan Türkiye Cumhuriyeti, temel bir insan hakkı olan sağlık hakkını tüm yurttaşların eşit şekilde kullanmalarını sağlamakla yükümlüdür.
Öyle mi oluyor dersiniz ?
Maalesef olmuyor, olamıyor. Çünkü, AKP’nin ilk dönemlerinde yürürlüğe koyduğu “Sağlık ve Sosyal Güvenlikte Reform” paketleri, bunu engelliyor. Yurttaşların, bu konuda hizmet almaları konusundaki eşitsizlik açısını giderek de artırıyor.
Demişlerdi ki;
‘’Reform yasaları yürürlüğe girdiğinde, artık Türkiye’de yaşayan herkes sadece vatandaşlık numarasıyla istediği hastaneye gidecek, yani sizi hastane ayrımından kurtaracağız…………’’
Gerçekten böyle mi oldu ?
HAYIR…
Bakın neler oldu ?
Onu da, DİSK’e bağlı Emekli-Sen’in araştırma raporundan okuyalım…
-Alo 182 Merkezi Randevu Sistemini kullanan herkes 4,5 lira katılım payı ödüyor. Böylece cepten ödeme randevu almayla başlıyor ve ilaç katılım payı, muayene katılım payı, reçete ücreti, tetkik farkı ücreti, erken muayene farkı gibi değişik isimlerle devam ediyor.
-Hastaneler ya da aile hekimlerinde yapılan tedavinin faturası çalışanlar için eczanelerde, emekliler için ise aylıklarından tahsil ediliyor.
-Başlangıçta devlet ve üniversite hastanelerinde ücretsiz olan ya da 3 lira olan muayene ücreti 8 lira oldu. Özel sağlık kuruluşları ve hastanelerinde bu ücret 16 liraya yükseldi,
-Asgari ücretin üçte biri gelire sahip olan, her yurttaşa prim ödeme zorunluluğu getirildi. Genel Sağlık Sigortası sağlığın piyasadan satın almasının aracı olarak hayata geçirildi,
-Öğretim üyelerinin mesai saatleri dışında verdikleri sağlık hizmeti için bir seferde asgari ücretin iki katını geçmeyecek şekilde ücret alabilmelerinin yolu açıldı,
-İstisnai Sağlık Hizmetleri için, SGK’nın belirlediği fiyatın yüzde 200’üne kadar cebimizden ilave ücret ödüyoruz,
-SGK’nın karşılamadığı sağlık hizmetlerini alabilmeleri için vatandaşlar amacı sigorta şirketlerine kaynak aktarmak olan “Tamamlayıcı Sağlık Sigortası” yaptırmaya zorlanıyor.
-Hastanelere otelcilik anlayışı getirildi, yataklı tedavilerde, tek kişilik tuvaletsiz özel oda için günlük 60 lira, tuvaletlisi için 90 lira, iki yataklı tuvaletli odalar için ise 45 lira ücret alınıyor.
-Sağlık Bakanlığı tarafından ilaç geri ödeme listesi daraltıldı, kronik hastalıkları nedeniyle sürekli ilaç kullanan emekliler mağdur durumda.
-Doktorun yazdığı her bir reçete de üç kalem ilaca kadar eczaneye 3 lira, sonraki her bir kalem ilaç için ise 1 lira ödüyoruz,
-Özel hastaneler ve sağlık kuruluşları yüzde 200’e kadar ilave ücret alabiliyorlar.
-Toplumun sağlığını tüm yönleriyle koruyan sağlık ocaklarının yerine, getirilen aile hekimliğinin hiçbir fonksiyonu yok, ilk basamak sağlık hizmeti verilemiyor,
-Kamu/özel işbirliği adı altında kent merkezlerinde, devletin tahsis edeceği kıymetli arsalar üzerine, inşa edilecek kent hastaneleri yıllarca devlete hizmet satma garantisine sahip oldukları için bu hastanelere gitmemiz zorunlu olacak.
Kısaca, emekliysen yandın…
Bu makus talih değişmeli, değiştirilmeli, eğer iktidar eliyle değiştirilmezse, bir şekilde değiştirileceği de bilinmeli.
Emekli, gerçekten sosyal devlet ve sosyal adalet istiyor…
Çünkü, sağlık haktır, satılamaz…