Emeklinin perişan hali !

BARBAROS TANTAN


Toplumun önemli bir kesimini, yaklaşık 12 milyon kişiyi ilgilendiren sorunu dile getirmekten bıkmayacağım. O nedenle, siz okurlarımdan peşinen özür dileyerek başlamak istiyorum.
Konu, emeklilerin perişan hali…
Ülkenin emeklileri ne istiyor ?
Bu soruya yanıt arayarak, muradımı daha iyi anlatayım…
Emekliler, insanca yaşayacak bir ücret istiyor. Bunun açılımı, ulusal gelirden refah payı, gerçek enflasyon oranında 6 aylık dilimler halinde artış, yakacak ve kira yardımı ile bayram ikramiyesidir.
Yani, çalışırken verilen maaşlar kadar olmasa bile enflasyon altında ezdirmeyen ücretler ile maaşa giydirilmiş yardımlar ya da sosyal haklar başlığı altındaki ödeneklerden kesinti yapılmaması talep ediliyor.
Bu taleplerin özünde, yaşamı, asgari insani koşullar altında sürdürmek amacı yatıyor. Emekliler, ‘taleplerimizi alma konusundaki kararlılıktan vazgeçmeyeceğiz’ mesajını vermeye çalışıyor.
Ben, bu tepkiler öncesi konuyu kamuoyuna taşımak için yazmış ve ‘bu ne sessizlik’ demiştim. Gelen ilk tepki sonucu, bir önceki yazımı da ‘ses gelmeye başladı’ başlığı altında toplamıştım. 
O ses, çoğalarak gelmeye devam ediyor…
Sırayı, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) bünyesindeki Tüm Emekliler Sendikası (Emekli-Sen) aldı.
Emekli-Sen üyeleri de, temel gıda ve tüketim mallarına yapılan zamları ve emekli maaşlarına yapılan yüzde 5 zam oranını ülke genelinde protesto etti, etmeyi de sürdürüyor.
Emekli aylıklarının 2 bin 500 TL'nin altında olmamasını isteyen Emekli- Sen üyeleri, ücretlerinin sadece enflasyon değil milli gelir artışı da göz önüne alınarak belirlenmesini istiyor.
'Sana yüzde 40, bize yüzde 5 adalet mi bu?', 'Yüzde 5 zammı, yüzde 10 ile geri aldılar' ve '80 milyon emekli açlık sınırında' mesajını veriyor.
Çünkü;
Emekliler geçim sıkıntısı içinde yaşamaya mahkum edilmiş durumda. Öyle ki, 12 milyonu aşkın emeklinin 5 milyonu ikinci bir işte çalışıyor ya da iş arıyor. 
Emeklilerin yüzde 80’i nitelikli sağlık hizmetinden yararlanamamakta ve neredeyse tamamı sosyal yaşamın dışına itilip ötekileştirilmekte. Aktif yaşlanma, zaten hayal dahi edilemiyor. 
Böylesine baskılanmış bir yaşam sürmekte olan emekliler, temmuz ayı enflasyon verileriyle bir kez daha hayal kırıklığına uğratıldı. Arka arkaya gelen seçimler ve iktidar kabullenemediği için tekrarlanan İstanbul seçimi nedeni ile ertelenen zamlar, haziran ayı sonu itibariyle çaya, şekere, akaryakıta, elektriğe üst üste yağdı ve yağmaya devam ediyor. 
Bu zamlar nedeni ile emeklilerin alım gücü ciddi ölçüde zayıfladı.
"Devamı gelecek olan zamların 1 Temmuz itibariyle yansıtılacak olmasının tek nedeni, temmuz ayı enflasyonunun düşük gösterilerek emekçilere verilecek olan enflasyon farkının düşürülmek istenmesidir. Nitekim son enflasyon yüzde 0,03 olarak ayarlanmış, böylece, emeklilere yüzde 5-6 arasında zam reva görülmüştür. 
Bu zamla beraber; en düşük maaşı alan işçi emeklisine 56 TL, en düşük maaşı alan memur emeklisine 138 TL, yine en düşük maaşı alan Bağkur emeklisine 69 TL zam yapılmıştır. 
Yıllarca artı değer üretmiş olan emeklilere bu ücretler reva görülürken aklımızla dalga geçercesine, hangi amaçla oluşturulduğu şaibeli olan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyelerine yüzde 40 zam yapılarak ücretleri 18 bin TL’ye yükseltilmiştir. 
Belki tekrar olacak ama demem o ki;
Emekli aylıkları 2 bin 500 TL altında olmamalıdır.
Sağlıkta katkı payı kaldırılmalı, emeklilerin nitelikli sağlık hizmetlerinden faydalanması sağlanmalıdır. 
Emeklilerin ücretleri, yalnızca enflasyona endeksli değil milli gelir artışı da göz önüne alınarak belirlenmelidir.
Emekli ikramiyeleri yıl içinde bin 750 TL’ye yükseltilmeli ve her yıl güncellenmelidir. 
Ve, toplu sözleşmeli sendikal örgütlenmelerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.