Emekliler, ülkemizde ekonomik durumu en kötü olan insan grubudur. Ama, çağdaş dünya ülkelerinin emeklileri hem ekonomik olarak hem de sosyolojik olarak refah içinde yaşamaktadır. Bu fark, emeklimiz için ölüm nedeni bile olabilmektedir.
Çünkü, hak arayacak mecali kalmamış olan emekli, kaderine razı biçimde köşesine çekilmeye zorlanmaktadır.
Tabi, böyle yapmayan emekliler de var. Tıpkı, Elazığ’da 2000 yılında emekli olan Hacı Uçar gibi. Bu arkadaşımız, açtığı ‘’yaşlılık aylıkları hesaplama sistemi’’ davasını kazandı ve 9 milyondan fazla emekliye umut oldu.
Eksik hesaplama dolayısıyla 300 liradan fazla eksikle maaş aldığı iddiası üzerinden dava açan emekli Uçar, geçen süre içerisinde toplamda 37 bin lira alacaklı olduğunu Yargıtay’a da tescil ettirdi.
Türkiye genelinde yaklaşık 9 milyondan fazla emekliyi emsal teşkil eden Yargıtay kararı nedeniyle avukat Kemal Çelebi, Elazığ Tüm İşçi Emeklileri Derneği Elazığ Şube Başkanı Mehmet Kayabaş ve Bingöl Şube Başkanı Mehmet Evran ile birlikte basın açıklaması yaptı.
Elazığ’ın Kovancılar ilçesinde ikamet eden ve 2000 yılının 15 Ekim tarihinde emekli olan müvekkili Haci Uçar adına, emekli maaşı ile ilgili açtıkları davada emsal bir kara çıktığını beliren avukat Çelebi,
Dava süreci 5 yılı bulmuş. Çok teknik bir konu olduğu için pek çok hesaplama tekniği nedeniyle bilirkişilere gidip gelen dosya üzerinden karar verilmesi kolay olmamış. Ama, neticede emeklinin lehine bir karar çıkmış ve Yargıtay tarafından da onanmış. Şimdi gelinen süreçte, tüm emekliler, Yargıtay’ın işaret ettiği hususları gözeten bir yaklaşımla, dava açmaya gerek kalmaksızın düzenlemeye gidilmesini beklemeye başladı.
Kararı Yargıtay verdiği için temyize gidilse bile değişme ihtimali çok zayıftır. Emsal teşkil eden dava nedeniyle her işçinin maaşlarına farklı oranlarda yansıma olabileceğini belirtiliyor. Bir işçinin aylık maaşında 300, 400 hatta 500 lira bile artış olabilir.
Emekliler, bu karar sonrası sadece maaşlarına fark işlemekle yetinmeyecek, geçmişe yönelik tüm kayıplarını faizi ile birlikte geri alma imkanına da kavuşacak.
Yıllarca çalış, ülkene ve halkına hizmet et emekliliğin geldiğinde ise insanca yaşayabilecek maaş almayı bir kenara bırak, hesaplama teknikleri hatası yüzünden eksik maaş al.
Bu durumda emeklinin düşüneceği tek şey şudur: ‘’Bize yaşama hakkı yok, ölelim daha iyi’’
Gerçekten de, emeklilerde bu hissi uyandırmak için bilinçli ya da bilinçsiz o kadar çok şey yapılıyor ki, inanılır gibi değil. Artık, emekli ikramiyesiyle bir konut alma olanağına bile sahip olamayan yılların emekçileri, emeklilikle birlikte açlık sınırın altında bir yaşama mahkum ediliyor.
Hal böyleyken bile mahkumiyetini pek önemsemeyen milyonlarca emekli, günü geldiğinde hesap soracağı yerde celladına aşık olmuş insanlar misali kendisine zulmeden ve açlık sınırı altındaki bir maaşla yaşamasına neden olan anlayışlara sınırsız prim vermekten geri durmuyor.
Bu yeni umut algıyı değiştirmeye yeter mi bilemiyorum. Ama, umut hangi aşamada ve boyutta olursa olsun insanı yeniler, emekliyi bile.
Belki de bir dönüşümün müjdecisidir, belli mi olur…