Sarı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye’de asgari ücretin belirlenme süreci ve ortaya çıkan rakamlar, emekçilerin alın terini hiçe sayan bir anlayışın ürünüdür. AKP iktidarının yıllardır izlediği politikalar, halkı yoksulluğa mahkûm etmiş, milyonlarca emekçiyi en düşük ücretle yaşamaya mecbur bırakmıştır.
AKP iktidara geldiğinde asgari ücretli çalışanların oranı çok daha düşükken, bugün çalışanların %50’den fazlası asgari ücretle yaşam mücadelesi vermektedir. Oysa demokratik ve gelişmiş ülkelerde asgari ücretle çalışanların oranı %4-5’i geçmez. Çünkü asgari ücret, insanca yaşam için değil, hayatta kalabilmek için ödenen en düşük ücret olmalıdır. Ancak AKP, Türkiye’yi bir “asgari ücretliler cumhuriyeti ”ne dönüştürmüştür. Emekçilerin alın teri ucuzlatılmış, emeğin değeri yok edilmiştir.”
“Asgari ücretle barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi en temel ihtiyaçlar karşılanmalıdır. Ancak halkımız bu ücretle bırakın rahat bir yaşamı, karnını bile doyuramamaktadır. Çalışmasına rağmen yoksul kalan, ay sonunu borçla getiren milyonlarca emekçi, AKP’nin adaletsiz düzeninin en büyük mağdurudur.
AKP İKTİDARININ UTANCIDIR
TÜİK’in açıkladığı işsizlik rakamları da gerçekleri yansıtmamaktadır. İş bulma umudunu kaybeden milyonlarca insan, “iş aramadığı için” işsiz sayılmamakta ve bu şekilde tablo pembe gösterilmeye çalışılmaktadır. Ancak sokakta, fabrikada, tarlada emekçinin yaşadığı gerçek yoksulluk, TÜİK’in rakamlarıyla örtülemez.”
“Asgari ücretin belirlenme süreci de AKP’nin emekçiye bakışını açıkça ortaya koymaktadır. Asgari ücret toplantılarına tüm sendikaların davet edilmemesi, işçi ve emekçileri temsil eden TÜRK-İŞ’in görüşlerinin dikkate alınmaması ve patronların taleplerinin ön planda tutulması, AKP’nin tarafını açıkça göstermektedir. Üstelik, cumhurbaşkanının asgari ücreti bir “müjde” gibi sosyal medyada duyurması, AKP’nin emekçinin hakkını şova dönüştürme isteğinin en net göstergesidir.
Bugün, açıklanan asgari ücret, TÜİK’in tartışmalı enflasyon rakamlarının bile gerisinde kalmıştır. Bu, AKP’nin emekçiden yana olmadığının en somut kanıtıdır. Barınma, beslenme, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi temel haklar her geçen gün daha pahalı hâle gelirken, halkın sırtındaki yük artırılmakta, sermaye sahiplerinin çıkarları korunmaktadır.”