ELLERİM KIRILSAYDI CHP’YE OY VERMESEYDİM!

Cengiz Akgün

14-28 Mayıs seçimlerinde CHP’ye oy verdiğini söyleyen arkadaşım ‘’Çok pişmanım, ellerim kırılsaydı vermeseydim.’’

‘’Ne oldu, sen iyi bir CHP’lisin...’’dedim.

‘’Bende ondan dolayı öfkeliyim’’ dedi arkadaş ve devam etti, ‘’Bizim oylarımızla seçilen 39 vekili yüzde 1 dahi oyu olmayan partilere altın tepside ikram ettik. Sonra seçimlerde CHP’ye oy vermediğini açıklayan Abdullatif Şener gibileri CHP’de vekil yaptık, partinin öz evlatlarının önünü kestik. CHP’yi sağcılaştırmak için her şeyi yaptılar. Günün sonunda yine hüsran, yine hüsran. Bu işin böyle biteceği kesindi. Eğer bu anlayış değişmez ve partiyi sağcıların menzile varmak için kullandığı araç olmaktan çıkarmazlarsa CHP’ye bir daha oy yok!...’’dedi

Haksız değildi.

CHP bilinçli olarak gizli, kapaklı bir kısım projelerde aparat olarak kullanıldı.

‘Ekmeleddin’ faciası ile başlayan süreç 14-28 Mayıs seçimleriyle zirve yapmıştır.

CHP’de tepeden tırnağa değişim şart.

Seçim kaybedip birtakım mazeretlerin arkasına sığınmak ve hiçbir şey olmamış gibi davranmak partiye büyük zarar veriyor.

Aynı zamanda etik ve ahlakide değil.

Yüzde 48 aldık falan gibi gerekçeler öne sürmek seçim yenilgisini telafi etmiyor.

14-28 Mayıs seçimlerinin kaybedilmesinde genel başkandan, genel merkezden il, ilçe ve belde örgütlerine değin ne kadar yönetici varsa herkes sorumludur.

Sizi başarısızlığınızdan dolayı CHP’ye oy vermiş milyonlarca insan bir kez daha enseyi karartı!

Üzgün, mutsuz ve geleceğe dair umutları iyiden iyiye törpülendi bu insanların.

Sonra vekil seçilip plajda, tatil yörelerinde keyif yaptınız!

Partide yıllardır köşe başlarını tutmuş olanlar artık belde delegesi bile olmamalıdır.

Kuytu köşelerde hazırlanan delege listeleriyle il, ilçe ve belde kongreleri yapılmamalıdır.

Delegeler açık, şeffaf, hiç kimsenin telkin ve baskısı olmadan partinin gerçek sahibi üyeler tarafından özgürce belirlenmelidir.

Bir ayağı CHP’de öteki ayağı başka partilerde, ortaya karışık siyaset yapanlara partinin kapısı gösterilmeli.

Parti bu anlamda genel bir temizlik ve yenileşme sürecine girilmelidir.

CHP, ‘lider’ değil ‘ideoloji ve ilkeler’ üzerinden parti içi demokrasi standardını yükseltmelidir.

Sol ve sosyal demokrat kimliğini, ‘sağ ve muhafazakarları ürkütüp tedirgin ederiz’ sığ düşüncesiyle ‘mahcup’ bir şekilde değil güçlü olarak seslendirmelidir.

CHP'de sadece yöneticilerin istifası yeterli değildir, Deniz Baykal’dan beri sürdürülen partiyi sağa çekme safsatasından vazgeçmelidir.

Değişime evet fakat sol ve sosyal demokrat ilkelerle.

CHP kimsenin babasının malı, mülkü, kurumu, işyeri değildir.

CHP, Atatürk’ün en büyük mirasıdır, mirasçıları milyonlardır bunu da unutmayın!