Daha önceleri de yazmıştım, bu ''Kentsel Dönüşüm Projesi'', AKP'nin rantçı kadrolarının elinde ''Rantsal Dönüşüm Projesi''ne döndü demiştim. Gerçekten de öyle oldu ve bunun sancılarını gidermek mümkün olmuyor.
İşte bölgemizdeki mücadelede Adem Yavuz, Cumhuriyet, İnönü, Mevlana, Ulus ve Yavuz Sultan Mahallesi sakinlerinin bu konudaki duruşu ve tavrı öne çıkıyor bugünlerde.
Bu tavrı, bir kaç gün önce Akse Sapağı'nda gördük. Halk, Rantsal Dönüşümle Mücadele Platformu adı altında yanyana gelerek hak arayışını sürdüryor. Evlerinin rantsal dönüşümüne karşı olduklarını dile getiren platform bileşeni mahallelerin halkı, Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüdü. Bu yürüyüşe çeşitli demokratik kitle örgütü ve siyasi parti yöneticileri de destek verdi.
Bir dostum, ''kentsel dönüşüm yoktur, henüz paylaşılmamış rant vardır'' derken doğruyu söylüyor. Söz konusu mahallelerin halkı tarafından oluşturulan Rantsal Dönüşümle Mücadele Platformu adına yapılan basın açıklamasında da buna yakın bir görüş dile getirildi.
O açıklamada, “Dişimizle, tırnağımızla, alın terimizle kurduğumuz mahallelerimizden Kentsel Dönüşüm, 2/B arazilerinin yüksek bedeller ile satışa çıkartılması ve yaşadığımız bölgelerin afet riskli alan ilan edilmek sureti ile mahallemizden sürgün edilmek istenmeyiz” denilerek, durum olanca çıplaklığıyla kamuoyunun gözü önüne serildi.
Yuva edindikleri bu mahallelerden sürgün edilmek isteyen halk, ''alın terimizin çalınmasını, emeğimizin üzerinden rant elde edilmesini, ne pahasına olursa olsun kabullenmemiz mümkün değil'' diyor.
Haksızlar mı ?
Talepleri belli;
''Araziler, tapusu ile bedelsiz olarak bize devredilsin'' diyor. Üzerinde zaten on yıllardır5 kullanım hakkına sahip oldukları birer yuvaları var. Yapılacak iş, sosyal devletin gereği, kulanıcı yurttaşlara tahsisi sağlamak. Hepsi bu.
Ama yooookkkkkkk, devlet, bu yerleri ancak rant yaratacak rakamlarla aynı kişilere satabileceğini söylüyor. ''Alamazsanız terk edin, nereye giderseniz gidin'' diyerek. Yetmiyor, bu araziler üzerinde yuva diye kurulan yapıları da başlarına geçirerek.
Peki, söz konusu yerler ne olacak ?
Oralardan sağlanacak kaynak acaba nerelere aktarılacak ?
Ne olabilir ki, nerelere aktarılabilir ki ?
Tabi ki, devlet bütçesinden nemalanan ahlaksızlara. Kutularında milyar dolarlar biriktirenler ve nüfuz ticaretiyle milyar dolarları cebe indirenlerle aynı saflarda duranlara aktarılacak.
Ama, unutulmaması gereken bir gerçek var,
Sözünü ettiğimiz mahallelerin çilesini çeken o halk. Bu yüzden, bir proje hayata geçirilecekse, halkı yok sayacak biçimde hareket edilemez...