Yeni eğitim-öğretim yılı pazartesi günü başladı. Ama, önceki yıllardan bir farkı vardı.
“15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri Anma” etkinlikleri yapılması zorunluluğu vardı.
Bu başlangıç, eğitimde dayatma ve çembere alma politikasının açığa çıkmasıydı. Bu tavırla birlikte, ilk günden itibaren ciddi bir kaos yaşanacağına ilişkin kuşkular da gerçeğe dönüşmüş oldu.
Duruma, 19 Eylül Pazartesi günü sosyal medya hesabımdan yaptığım paylaşımda şu ifadelerle dikkat çekmiştim;
‘’Okulların açılışında devlet eliyle AKP'nin sözde demokrasi propagandası yapılarak öğrencilerin beyni yıkanmaya başlandı. Çocuklarınızı gerici propagandalara teslim etmeyin.’’
Uyarımın, başta İstanbul olmak üzere çok sayıdaki ilde özellikle de liseler düzeyinde karşılık bulacağını biliyordum ve beklediğim de oldu.
“15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri Anma” etkinlikleri kararı ile yapılanları ‘Saray propagandası’ olarak değerlendiren liseli kuşak, özellikle de İstanbul’daki Boğazköy İMKB Teknik ve Mesleki Anadolu Lisesi öğrencileri, tepkiye öncü oldu.
Darbe girişimi ile ilgili şiir ya da mektup yazmaları istenen öğrenciler, “Biz yazmak istemiyoruz. Bu AKP propagandasıdır” tepkisi verdi. “Okullarda AKP propagandasına izin vermeyeceğiz” kararlılığında olan öğrenciler, yok yazılmak ve disipline gönderilmek ile tehdit edilirken de, “Bizi böyle korkutamazsınız. Zorla bir şey yaptıramazsınız” diyerek gericilikle mücadelede kararlı olduklarını gösteriyorlardı.
Öğrencilere dağıtılan o broşürde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öğrencilere mesajının yanı sıra ’15 Temmuz sözlüğü’ başlıklı bir bölüm yer alıyor. Demokrasi, meclis, darbe, cunta ve FETÖ birer cümleyle açıklanmış. 15 Temmuz gecesi yaşananlar saat saat aktarılırken, sokağa çıkan halkın ve hayatını kaybedenlerin fotoğrafları da broşürde yer aldı.
Dağıtılan başka bir broşürse,’15 Temmuz 2016 Türkiye’yi Darbeyle İşgal Teşebbüsü’ başlığını taşıyor.
Bu arada, öğrencilere gösterilen iki videodan birinde darbe girişimi gecesi yaşananlarla beraber darbeci askerlerin yurttaşlara ateş açması, Meclis’in bombalanması ve Yenikapı’daki ‘Demokrasi veŞehitler Mitingi’ görüntüleri var.
Bir diğer videoda ise Çanakkale Savaşı, darbe girişimi gecesi yaşananlar ve ‘demokrasi nöbetleri’ fotoğrafları bulunuyor.
Bakanlığın uygulanmak üzere her okula gönderdiği örnek program taslağı gereği, darbe girişiminde hayatını kaybedenler için Fatiha okunup, okul giriş ve koridorlarında darbe girişimini anlatan fotoğraflar asıldı.
Buraya kadar yapılanlar, gerici ideolojik kıskaç ile öğrenciler üzerinde sonuç almaya yönelik.
Tabi ki, bu kıskaç okul müdürleri eliyle daha da etkin hale getirilecekti. Öyle de oldu. Nazım Hikmet’in ‘Davet’, Necip Fazıl Kısakürek’in ise ‘Şarkımız Bizim’ şiirinin okunması Bakanlığın programı gereği hayata geçirilirken, okul müdürlerine dikte edilen o konuşmanın içeriğinde de şu ifadeler yer alıyordu:
“Milletimiz o gece ayağa kalkarak sokağa çıktı ve sinsi duvarları, surları yıktı geçti. İnanan, savunan bir halkın önünde hangi güç durabilirdi ki. Ankaralı bir köylü, Erzurumlu bir delikanlı, torunlarının büyümesini bekleyen dedeler, hayata annesinin eteğine sımsıkı sarılarak tutunmaya çalışan çocuklar hepsi sokaklarda, meydanlarda gücü zulme alet edenlerin karşısına bir bayrak gibi dikildi. Bir temmuz akşamında yüreklerinin tam ortasına dayanan namlulara imanıyla karşı çıktı Kimimiz şehrin herhangi bir yerinde bir namlunun ucunda gençliğini bıraktı, kimimiz arkasında gözü yaşlı ama mağrur bir eş, bir baba ve bir çocuk. Kimimiz hayatının her dakikasını birlikte geçirdiği kardeşiyle birlikte şehadet şerbetini içti.”
Öğrenciler, bu dayatma çemberinde ilk kırılmayı yarattı. Attıkları adımı şimdi sıklaştırma ve çoğaltma zamanıdır. Sıra tüm öğrencilere ve velilere geldi.