Her yıl sonunda o yılın nasıl geçtiği konusunda değerlendirmeler yapılır.
Bu yılın son iki haftasına girmiş bulunuyoruz.
Samimiyetle ifade etmek gerekirse bir önceki yıla göre daha zor bir dönemdeyiz.
Her yıl daha çok insanımız aramızdan ayrılıyor.
Her yeni yıl daha büyük saçmalıklarla uğraşıyoruz.
Buna rağmen daha iyisini hak ettiğimiz kanısındayım.
Bu denli erken yaşlanmamıza hiç gerek yoktu.
Bırakın hayat kendi akışında seyretsin.
Bazan konuşurken sözcükler kırk boğum oluyor insanın boğazında.
Yeniden sorguluyorsun sözcükleri.
Acaba kim ne anlam çıkartır bu yazıdan veya konuşmadan.!
Öyle zamanlar oluyor ki, “bugün yazı yazmasam” dediğim günler oluyor.
Bana ait olan köşeyi boş bırakmak istemiyorum.
İnsan bir defa yazmaktan soğursa tembelleşiyor.
Eğitim-Sen Yöneticisi Serdar Dikkatli, Adem Yavuz İlkokulu’ndan, Kandıra Kırk Armutlu İlkokuluna gönderildi.
Siyasetçinin ve bürokratın en aciz kaldığı an başarılı bir eğitimciyi sürgüne gönderdikleri zamandır.
Epey zamandır bu tür sürgün ve yer değiştirmeler olmuyordu.
Bir insanı bir yerden başka bir yere istemediği halde göndermenin başka bir adı yer değiştirmek oluyor.
Güya birileri “ha benim dediğim olmazsa, sonuçlarına katlanırsın” mesajı vermek istiyor.
Başarılı bir eğitimciyi bu şekilde incitmek, siyasi iktidara ve onun yöneticilerine ne kazandırır.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi cuma günü Eğitim-Sen’li öğretmenler Gebze Milli Eğitim Müdürlüğü önünde Serdar Dikkatli’yi uğurlamak istediler.
Buna da uygun bir gerekçe bulundu.
Güvenlik bahanesiyle uğurlama yasaklandı.
Bu kez uğurlama töreni Eğitim-Sen Gebze Şubesinde yapıldı.
Serdar Dikkatli iyi bir eğitimci olduğu kadar, BİLKAR gibi çok değerli kültür-sanat merkezinde başarılı çalışmalar yürütüyordu.
Bence cezalandırılmak istenen sadece Serdar Dikkatli değildir.
Gebze’de ki kültür sanat faaliyetleri ve onunla birlikte çok sayıda insanın takip ettiği kültür sanat etkinlikleri hedef alınmıştır.
En son geçtiğimiz salı günü BİLKAR’ın düzenlediği, Ankara sanat tiyatrosunun “Ödenmeyecek Ödemiyoruz” oyununu bende izledim.
Salon hınca hınç doluydu.
Aklıma gelen ilk soru birileri bu tür faaliyetleri direk olarak yasaklayamadıkları için böyle bir yönteme başvurdukları kanısındayım.