Eğitim-Sen Kocaeli Şubesi Uğur Mumcu Parkı’nda “2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı Başında Eğitimin ve Okulların Durumu” hakkında basın açıklaması gerçekleştirdi. Düzenlenen açıklamaya Şube Başkanı Suphi Yıldırım, şube yöneticileri, Tüm Bel-Sen Kocaeli Şube Başkanı Erdal Karakuş ve EMEP İl Başkanı Arzu Erkan katıldı. Şube Başkanı Suphi Yıldırım tarafından okunan raporda şu ifadelere yer verildi; “2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı Başında Eğitimin ve Okulların Durumu" raporumuzda belirttiğimiz üzere eğitim sisteminin, çocuklar ve gençler için okurken mutlu, gelecekleri için umutlu olacakları bir eğitim ortamı sunmaktan çok uzaktır. Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, her adımın paralı hale geldiği bir eğitim sisteminde öğrencilerin, velilerin ve eğitim emekçilerinin taleplerini gerçekleştirmenin tek yolu, herkesin eğitim hakkından eşit koşullarda ve parasız olarak yararlanmasının sağlanmasıdır.
“HEDEFLERİN ÇOK GERİSİNDE KALINDI”
Haziran 2022 itibariyle Türkiye'de örgün eğitimde 19 milyon 155 bin 571 öğrenci varken 2021 yılında 1 milyon 452 bin 331 öğrenci açık öğretimde okumaktadır. Buradan her geçen gün daha fazla öğrencinin örgün eğitim dışına çıkmak zorunda kaldığı anlaşılmaktadır. Eğitim kademelerine göre okullaşma oranlarına bakıldığında eğitimde 4+4+4 düzenlemesi sonrasında örgün eğitim 12 yıla çıkarılmasına rağmen, okullaşma oranları açısından hedeflerin çok gerisinde kalındığı görülmektedir. Okullaşma oranları dikkate alındığında özellikle okulöncesi ve ilkokul açısından Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Orta ve Doğu Karadeniz illerinin önemli bir bölümü Türkiye ortalamasının altındadır. Türkiye çapında devlet ve özel okullarda toplam 1 milyon 139 bin 673 öğretmen görev yapmaktadır. Haziran 2022 itibariyle devlet okullarında çalışan öğretmenlerin sayısı 975 bin 698'dir. Bu öğretmenlerin 95 bin 773'ü sözleşmeli öğretmen olarak çalışmaktadır. Özel okullarda çalışan öğretmen sayısı ise 163 bin 975 olarak açıklanmıştır. Öğretmenlerin 455 bin 294'ü erkek, 684 bin 379'u kadındır.
“VELİLERİN SIRTINA YIKILMAKTADIR”
15 Temmuz 2016 sonrasında tek bir kadrolu öğretmen ataması yapılmamış, o tarihten sonra yapılan bütün atamalarda öğretmenler sözleşmeli olarak atanmıştır. Sözleşmeli, ücretli ya da başka bir ad altında yapılan öğretmenlik uygulamalarının tamamına son verilmelidir. Ancak yıllardır fiilen uygulanan ücretli öğretmenlik gerçekliği önümüzdeki temel sorunlardan birisi olması nedeniyle eşit işe eşit ücret hakkının ve tüm özlük mesleki hakların bütün öğretmenler için uygulanması gerekmektedir. Devlet okullarına ihtiyaç kadar ödenek ayrılmaması, kaçınılmaz olarak öğrenci velilerinin eğitimin finansmanına doğrudan katılımını beraberinde getirmiştir. Başta 'gönüllü bağış' adı altında toplanan kayıt parası olmak üzere, hemen her okulda çok sayıda kalemde para toplanarak eğitim harcamaları büyük ölçüde velilerin sırtına yıkılmaktadır.
“EĞİTİM SİSTEMİ TAM BİR SORUN YUMAĞI”
Türkiye'nin eğitim sistemi, yıllardır benimsenen piyasa merkezli, rekabetçi ve sınav merkezli eğitim politikaları sonucunda tam bir sorun yumağı haline gelmiştir. Türkiye'de okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar eğitimin bütün kademeleri, en temel işlevlerini yerine getiremez durumdadır. Bu durum kaçınılmaz olarak eğitimin niteliğini de olumsuz etkilemektedir. Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar iktidar ve MEB tarafından görmezden gelinmeye çalışılsa da eğitim sorunu, ekonomik krizden sonra halkın en önemli ve öncelikli gündemi olmayı sürdürmektedir. Ülkedeki etnik, dilsel, kültürel ve inanç çeşitliliği eğitim programlarında ve ders kitaplarında neredeyse hiç yansıtılmamaktadır. Eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili farklı olan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajlarını ortadan kaldıracak adımlar yıllardır atılmamıştır” dedi.
Haber: Barış AYAR