Bu hafta bir dahinin yazdığı edebiyat tarihine damgasını vurmuş bir eseri Diriliş’i tartışacağız. Yazarı Tolstoy edebiyat bir hak arama savaşıdır halkın hakkını hukukunu savunur yazar, çizer halkın Haksızlığa otoriteye karşı olan isyanıdır. Yani edebiyat masum değildir. Türkiye’de böyle romanlar yazılmıyor. Edebiyatçılarımız ne yazık ki otoriteye de karşı çıkamıyor. Edebiyat bir kavga elimden geldiğince bu güzel sanata katkı sunmaya çalışıyorum hem çok sevdiğim bir uğraş hem de vicdanım böyle yapmamı söylüyor ben bir sokak insanıyım sokağın sesini dile getiriyorum. Sokak da yaşamları anlatmaya çalışıyorum. Çünkü hayat sokakta devam ediyor…
Şimdi yukarıda sözünü ettiğim gücünün karşısında çelik gibi duran ezilmeyen bükülmeyen bir dâhinin, yanı Tolstoy’un diriliş isimli romanından söz edeceğim. Romanın erkek kahramanı Nehludov isiminde bir prenstir. Aslında bu adam Tolstoy’un kendisidir. Tolstoy onun diliyle anlatacaktır. Anlatacaklarını, prens istemeden halasının yardımcısı yoksul bir kızla olmuştur. Bu kızın başına daha sonra çok daha büyük kötülükler gelmiştir. Bir avukatı öldürme suçuyla Sibirya’ya sürgün edilir. Vicdan azabı çeken prens de sevgilisinin arkasından Sibirya’ya gider. Yolculuk trenle yapılır. Bindikleri trende Sibirya’ya sürgüne gönderilen devrimcilerde vardır. Bu uzun yolculuk da bu genç kadın devrimcilerde tanışır, ve içlerden birisine büyük bir tutkuyla aşık olur.
Yeniden yaşamaya başlar. Artık kendisi de bir devrimci olmuştur. Roman ismini bu kızın yeniden dirilişini alır. Bu kitabı anlatmamın insanların okumalarını önemsemenin nedenlerinden biride ülkemizin içinde bulunduğu sosyal, kültürel çöküşü görmemiz içindir. Roman da 1876 yıllarında Rusya’da geçen olaylar yaşanan ekonomik siyasal ve kültürel sıkıntılar bugün Türkiye’de yaşamaktadır. Mesela muhafazakârlık tavan yapmış cinsellik ve kadınlık baskılanmış, kadınlar bütün kötülüklerin anası olarak bellenmiş sosyal adalet çökmüş aa gözlülük sahtekarlık ve zulüm halkı esir altına almış, gelir dağılımı adaletsizliği özgürlükler sınırlanmış, bu romanı okuyarak ben ülkemizin sorunlarını çok daha iyi anlayacağımız umut ediyorum. Tolstoy en az Dostoyevski kadar okuyucuya tat veren büyük bir yazardır. Dünya’da bir sürü yazar kendilerini Tolstoy’a benzetmek için uğraştılar ama olmadı. Sonunda yok olup gittiler. O bir dahi bütün ömrünü ülkesi Rusya’nın özgürlüğe kavuşması için verdi. Onu Neçarın askerleri nede Uluslararası sömürücü tekeller durdurabildi. Tolstoy, Dostoyevski, Balzak, Hugo ve Kafka gibi yazarlar Dünya’nın ve insanlığın bugün ki geldiği noktaya büyük katkılar sunmuşlardır. Yazmak, Edebiyat, Sanat denince benim için akan sular durur iyi yaşamasam da, yemesem de, içmesem de olur. Ama yazmasam ölürüm olmaz. Sait Faige yazmasaydım deli olacaktım değişine hak vermemek yanlış olur.