HAYATA DAİR
Zamanınız geçmiyorsa, yani istediğiniz gibi geçmiyorsa elinize bir kalem birde defter alın. Hayat öykünüzü yazmaya başlayın. Annenizi, babanızı, aşkınızı, köyde yaşıyorsanız köyünüzü, kentte yaşıyorsanız kent yaşamını yazın. Ben bu günkü can sıkıntımı hafifletmek için hayat hakkında bir şeyler yazmaya çalışacağım.
Kimileri der ki yaşadığınız hayatın içinde karşılaştığınız her şey sizsiniz. Hayatı siz düşüncelerinizle yönlendiriyorsanız hayatın içinde iyi, kötü ne varsa onlar sizsiniz. Hayat devinimli devamlı değişip, dönüşüyor. Hayatınıza hep yeni yeni birileri girer birileri çıkar. İşi değiştiririz, yeni arkadaşlarımız olur, ev değiştiririz, yeni yeni komşularımız olur. Köyden kente göç ederiz yeni hayata başlamış oluruz. Evleniriz bir eşimiz olur. Anlaşamayız boşanırız bu defa da yeni yeni sevgililerimiz olur…
Bazıları da diyor ki yaptığınız her şey sizin kaderinizin eseridir. Sizin neler yapacağınız, yaşayacağınız önceden belirleniyor. Sizin hiçbir etkiniz yok. Bu da bir düşünce biçimi tabi ki.
Filozofların en çok merak ettiği bu hayat konusudur. Gerçekten de merak edilmeyecek gibi değil. Tarih boyunca bu konu hakkında bir yığın laf söylenmiştir. Yazar Oğuz Atay Tutunamayanlar isimli o güzel romanında bu konuyu anlatır. Roman kahramanlarının çoğu hayatta tutunamayan insanlardandır.
Böyle bir hayat. Birileriyle mutlu olur kimileriyle mutsuz olursunuz. Ben mutsuz bir insanım, yaşamın en aşağılarından dibinden geliyorum. Benim geldiğim yerde hayat ölüm saçıyor. Kanser, verem gibi hastalıklar tüm köşe başlarını tutmuşturlar. Hayat burada ateşten bir gömlek gibidir. Ağır ağır işler azgın bir sel gibidir. Ben orada ki bu acılı ağrılı yaşamı bu insanları yazmak için buradayım. Şimdi şu önemli soruyu hepimiz kendimize soralım.
Bizim hayatımızı kimler yönetiyor. Kendimize sorular sormaya devam edelim. Mesel hayat nedir? Hayat diye kabul ettiğimiz şeylerin gerçek hayatla ilişkisi yok mudur? Gerçek hayat nedir? Mesele neleri yiyip yemeyeceğimizi, nasıl düşüneceğimizi, hangi fikirleri kabul edip etmeyeceğimizi gerçekten kendimiz belirleyebiliyor muyuz?
Bütün bunları yoksa yukarıdan dayatıyor mu birileri bize.
Bence toplum olarak henüz gerçek hayatı yaşamıyoruz. Yaşadığımız ve adına hayat dediğimiz bu şeyleri bize bizi yönetenler ve sermaye sınıfı dayatıyor. Sonuç olarak zeki, gelişmiş olan insanlar için hayat farklı şeyler ifade ediyor…
Belirli toplumsal amaçları olan hayata eleştirel gözle bakan, sorgulayan insanlar için çok daha farklı şeyler ifade ediyor.