“O Toprak ki; esirgeyen ve affedendir, kendini alıp, satan, döven, yakan, köklerini kesip, biçen, boğan, deşen evladı insanı sürekli uyarır. Deprem ve fırtınayla, selle ve tsunamiyle, volkanla ve ateşle...”
Toprak, Buket Uzuner
Depremle ilk tanışmam 24.11.1976 tarihinde Kars Sarıkamış’ta yaşadığımız yıllar, merkez üssü Muradiye (VAN) olan 7,5 şiddetinde gerçekleşen yıkıcı depremle olmuştu. Kayıtlara göre 3840 kişi vefat etmiş, 9232 ev yıkılmıştı. Televizyonun çok kısıtlı olduğu, günde birkaç saat yayını yakalayabildiğimiz, Rus sınırında bir kasabada yaşadığımız için daha çok Rusya Ulusal Televizyonu yayınlarını izleyebildiğimiz bir dönemden bahsediyorum. Rus televizyonu, “deprem komşumuzu yıktı geçti” diye anons yapıyor ve tüm devletleri Türkiye’ye yardıma davet ediyordu. Çocuk olmama rağmen sarsıntının şiddetini ve sonrasını net hatırlıyorum. Rusların inşa ettiği tek katlı taş evlerde oturmamız bile depremin etkisini azaltmamıştı. Bölgeye yakın askeri birlikler hemen yola çıkmış karargâhlarda geri kalan asker ve kadınlar ise yiyecek ve ağır kış şartlarında yaşam için gereken her şeyi toplamak amacıyla işe koyulmuşlardı. Kentin her yerine “Evinizde 2 tane olan her şeyi paylaşın” ilanları asıldı ve babamın alay komutanı olduğu garnizon sahra çadırına dönüştürüldü. Bu slogan o kadar içime işlemiş olmalı ki hayatımda gereksiz alış veriş yapmadığım gibi ihtiyacımdan fazlasını hep çevremdekilerle paylaşma ihtiyacında oldum.
Sonraki yıllarda farklı coğrafyalarda ufak tefek depremler yaşadım ya da olan depremlere tanıklık ettim. 17 Ağustos 1999 da 7,4 şiddetli Gölcük depreminde merkez üssü olarak açıklanan Gölcük Donanma Komutanlığında, Aktif Kuzey Anadolu Fay Hattının üstünde yaşadığımızı o gece fark ettik. Bir kentin yok oluşunu, sayısız insan kaybını yaşayınca, gündelik acıların konuşulmaya değer olmadığını idrak ediyor insan bu dönemlerde. Önce erişebildiğimiz etrafımızı kurtarıp sonra basit hayatımızda yaptığımız dev hataları gördük.
Bu deprem ilk deprem değildi ülkemizin yaşadığı, son da olmayacak belli ki. Coğrafyamızdan kaynaklanan bir hareket içinde olacağız yerküre var oldukça. Felaketler gelecek, yaşanacak ve geçecek. Gölcük depreminden sonra ne kadar korktuk, tedirgin olduk ve geleceğimizden endişelendik. Umudumuzu yitirdik, hayat aniden anlamsızlaştı. Günler geçti normale döndük hem de hiçbir şey yaşamamışça… İstanbul Depremi senaryoları ve korkusu sardı. Üzerine ne kadar çok konuşuldu. Deprem vergi sistemi oluşturuldu, afet programları resmileştirildi. Kentlerde Toplanma Merkezleri planlandı. Depreme dayanıklı konutlar yapılmaya başlandı. Kentsel Dönüşüm fırtınası ülkede başladı. Dönem dönem televizyonlarda deprem tartışıldı. Yetersiz hazırlıklar, deprem vergilerinin nereye harcandığı, kentlerin depreme dayanıksızlığı her deprem felaketi sonrası yinelendi. Alışmamamız gereken bu konuşmalara bile alıştık, konu insan hayatı olduğu halde o kadar duyarsızlaştık ki, bizi hiçbir duygu yıkamaz hale geldi. Dünyanın düzeninin değiştiği Corona virüsün yıkamadığını, ne yangınlar ne de seller yıktı. Acılara karşı normalleşme sürecimizin bu kadar hızlı oluşu artık beni çok korkutuyor.
Yıllar geçip değişen hiçbir şey olmadığını görmek beni geleceğe dair artık üzmüyor sadece endişelendiriyor ve kişisel güvenliğimi daha da arttırma ihtiyacı doğuruyor. Gölcük Depreminden sonra farklı ülkelerde farklı doğal afetlere maruz kalınca, bu devletlerin afet politikalarını ve davranışlarını da izlemek fırsatım oldu. Maalesef yetersizliklerimizi makul görmek zorunda kalıp bireysel önlemlerimi almayı öğrendim. Şuan burada devlet olarak şu ne oldu?, bu ne oldu?, vergilerimiz nerede, Kızılay yeterli mi?, İstanbul depreme neden hazırlanmıyor?, ulusal afet koordinasyon programımız nedir? gibi sorular sormayacağım, dahası cevaplarını merak etmiyorum.
Ailem ve ben 1999’dan itibaren kendi afet programımızı uygulamaya devam ediyoruz bireysel hayatımızda. Gölcük Depremini ağır atlatmış ve kayıpları olan bir kişi olarak gereken dersi çıkardığımı düşünüyorum. Hepimizin kendi hayatında, değer verdikleri ile birlikte bir eylem planı geliştirmeleri gerektiğine inanıyorum. Bu yazımda 22 yılda hangi alışkanlıklarımı değiştirdiğimi ve kendi çarelerimi yazacağım. Belki size de bir nebze esin kaynağı olurum.
Her geçen yıl anladım ki;
Depremden korunmak için her şeyi devletten beklemeyin,
Eviniz ve işyerinize deprem sigortası yaptırın,
Evinizi depremden ÖNCE hazırlayın.
Evinin içinde ve dışında güvenlik alanı oluşturun,
Ailenin bireyleri ile birlikte bir deprem senaryosu geliştirin,
Deprem anında herkesin ne yapacağı belli olsun,
Her yerde depreme yakalanabileceğini hesaba katın ve planınızı buna göre yapın,
Yaşam alanınızı gözden geçirerek işe başlayın,
Müstakil evde yaşamak güvenlik için yeterli değil, bunu unutmayın,
Yatak odalarında boyunuzdan yüksek her şeyi duvara monte edin,
Dolap üzerlerinde bavul, hurç, kutu bulundurmayın,
Raf ve çekmecelere basit kilitli sistem monte edin,
Kapılar içeri doğru değil dışarı doğru açılmalı, unutmayın,
Kapı ön ve arkaları boş olmalı, dikkat edin,
Koridorlar “kesinlikle” boş olmalı,
Evden çıkışınızı planladığınızda, yolunuzda size engel olabilecek hiçbir şey bulunmamalı,
Mutfak dolaplarında ağır malzemeler alt raflara konmalı,
Cam kavanoz ve porselen gibi kırılabilir eşyaları mandallı alçak dolaplarda saklayın,
Resimler ve aynalar gibi ağır eşyaları yataklardan, kanepelerden veya insanların oturduğu herhangi bir yerden uzağa asın,
Tavan aydınlatma armatürlerini güvenli bir şekilde tavana sabitleyin,
Depremden sonra kapatmanız gerekebileceğinden, elektrik sigortası veya devre kesici kutusu, su kesintisi ve doğal gaz ana kapatmasının yerlerini bilin,
Esnek bağlantılar kullanarak şofben ve diğer gaz cihazlarınızı vidalayın veya güçlendirin,
Şofbeniniz bir depremden sonra zarar görmediği sürece temiz su kaynağı olacaktır,
Arabanız varsa park ederken alanın güvenliğini kontrol edin,
Aracınız varsa bagajınızda yedek kıyafet ve deprem çantası bulundurun ve sık sık yenileyin,
Aracınız yoksa ev kapısı yakınına deprem çantasını koyun ve bunu herkesle paylaşın,
Önemli telefon ve adresleri not defterinize kaydedin, elinizin altında olsun,
Deprem çantanızın içine bir miktar para ve yetecek kadar maske koyun,
Gözlük kullanıyorsanız yedek gözlüğünüz varsa bunu da el altında tutun,
Diploma, tapu gibi önemli evraklarınızı bir yerde toplayın ve güvenli bir yere koyun,
Bilgisayarınızdaki bilgileri yedekleyin ve güvenli bir yerde saklayın,
Deprem anında ve sonrasında kimlerle irtibat halinde olmalısınız planlayın,
Pilli radyo edinmeye çalışın, yedek pil alın,
Cep telefonu için dolu güç kaynağı ve kablosunu kolay ulaşılabilir bir yerde muhafaza edin,
Deprem anında soğukkanlı ve hızlı tepki vermek için pratik yapmalısınız. Güçlü bir sarsıntı sizi yere düşürmeden veya üzerinize bir şey düşmeden önce, bir depremde kendinizi korumak için yalnızca saniyeleriniz olabilir. Kontrollü olmak, hazır olmanıza yardımcı olur.
Deprem anında, aşağıdaki durumlar yaralanma şansınızı azaltır:
- Sarsıntı başladığında olduğun yere, ellerinin üzerinde DİZ ÇÖK.
- Kol ve elinizle başınızı ve boynunuzu KORU.
- Sarsıntı durana kadar TUTUN.
Sarsıntı durana kadar içeride kalın. Çoğu binada, sarsıntı durana kadar olduğunuz yerde kalırsanız daha güvende olursunuz.
Sarsıntı başladığında dışarıdaysanız, binalardan, ağaçlardan, sokak lambalarından ve elektrik hatlarından uzakta açık bir yer bulmalısınız. Sarsıntı durana kadar orada kalın.
Araba kullanıyorsanız, aracınızı açık bir yere çekin, durun ve sarsıntı durana kadar emniyet kemeriniz bağlı olarak orada kalın. Sarsıntı durduğunda dikkatli olun ve hasar görmüş olabilecek köprülerden veya rampalardan kaçının.
Depreme bağlı yaralanma ve ölümlerin çoğu, çöken duvarlar ve çatılar, uçan camlar ve düşen nesnelerden kaynaklanır. Bir kişinin belirlediği güvenli yere ulaşmak için mümkün olduğunca az hareket etmesi son derece önemlidir çünkü çoğu yaralanma, sarsıntı sırasında insanların fazla hareket etmeye çalıştığında meydana gelir.
Depremden önce etrafınıza bakın. Evinizde, ofisinizde veya okulunuzda sağlam bir mobilya altı veya bir duvarın arkası gibi güvenli yerler belirleyin, böylece sarsıntı başladığında hızlı ve panik yapmadan tepki verebilirsiniz.
Kimse bir depremin ne zaman ve nerede olacağını tahmin edemez, ancak siz ve aileniz bir sonraki büyük depremden önce hazırlıklı olabilirsiniz. Depreme hazırlık organize etmek sadece birkaç saatinizi alır.
Bir depremden sonra artçı sarsıntılara hazır olun.
Okulda, işte veya herhangi bir alışveriş alanındaysanız asansöre binmeyin. Merdivenleri kullan.
Ardından, elektrik kablolarını, ev aletleri bacalarını ve tesisatları hasar açısından inceleyerek evinizi/ işyerinizi korumaya alın. Kanalizasyon hatlarının sağlam ve çalışır durumda olduğunu kontrol edin.
Deprem Sigortası anlaşmanızın nasıl ödeneceği ile ilgili sigorta acentenizden bilgi alın.
SONUÇ:
Nerede olursanız olun, dünya sallandığında ne yapacağınız hakkında bugün daha fazla bilgi edinin ve sevdiklerini için hayatta kalma planınız olsun.
Burada yazdığım her şey 1999 Gölcük Depreminde ve sonrasında yaptığım hatalar ve edindiğim tecrübelere dayanılarak yazılmıştır.