Bu başlıktaki değerlendirmeler sürecek. İronik olarak da, "geçen yıl başladığım işi bu yıl da sürdüreceğim" diyebilirim.
Kaldığımız yerden devam...
Irak halkı, özellikle Başkent Bağdat'ın sokaklarını ısıttı ve bu sıcaklık yeni yılda da sürecek gibi görünüyor.
İşsizlik, kamu hizmetlerinin yetersizliği ve yolsuzluk nedeniyle hükümet karşıtı protesto gösterileri patlak veren bu ülkenin orta ve güney kentlerine yayılan eylemlerde, ekim ayının başından bu yana 250’den fazla kişi hayatını kaybederken, 8 bin civarında kişi de yaralandı.
Sürekli sokağa çıkma yasağı ilan edilen ülkede halkın sözü ise "bizi evde tutamazsınız" oluyor.
Fransa, zaten uzun süredir bildiğiniz gibi.
Yıl boyunca Sarı Yelekliler’in damgasını vurduğu Fransa’da son olarak, Lyon kentinde bir üniversite öğrencisi, ekonomik nedenlerden ötürü üniversite restoranının önünde kendini yakıyor. Bunun üzerine de 40'a yakın kentteki üniversiteliler sokaklara dökülüyor.
Çünkü kapitalizm, Fransız öğrencilerin yüzde 20'sinin fakirlik sınırının altında yaşamasına yol açıyor.
İki öğrenciden biri çalışmak zorunda kaldığı bu ülkede yaşananları özetleyen, öğrencilerin Paris duvarlarındaki bir yazılaması özetliyor. Onlar, "Yaşadığımız depresyon değil kapitalizm" diyor.
Dünyanın baska bir yöresinde, Haiti’de is 4 ay önce akaryakıt kıtlığı ve yolsuzluk nedeniyle başlayan eylemler de sürüyor.
Birleşmiş Milletler raporuna göre, ülkedeki eylemlerde şu ana kadar en az 42 kişi yaşamını yitirdi.
"Demokratik reform” talebiyle sokağa çıkan Hong Kong halkının eylemleri de sürüyor.
Brezit krizinden bir türlü kurtulamayan İngiltere'de, Yok oluş İsyanı isimli çevre hareketi çağrısıyla sokağa çıkan gençler, iklim krizi için Londra sokaklarında adeta seferberlik örnekleri veriyor.
Mısır'da da, protestoları her geçen gün yükseliyor.
Başkent Kahire, İskenderiye, Şarkiyye, Dumyat ve Suveyş’te sokaklara çıkan halk, Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’yi protesto ediyor. Sloganları ise "Özgürlük, adalet, tek halk tek ordu, Sisi artık yeter" oluyor.
Protestoların sürdüğü bir başka ülke de Ekvador.
Hükümetin IMF ile anlaşma gereği akaryakıt sübvansiyonlarını kaldırması üzerine 3 Ekim’de genel ulaştırma grevi olarak başlayan isyan, tüm ülkede hükümet karşıtı gösterilere dönüştü.
Güney Afrika’da yolsuzlukları protesto için yürüyüşler yapılırken, Almanya’da çok sayıda kentte yüksek kiralara ve emlak tekellerine karşı sokağa çıkan on binlerce kişi "sosyal konut" talebini dillendiriyor.
Veeee, ABD...
Başkan Trump’a duyulan öfkenin yanı sıra özellikle eğitim kesintileri, gençlerin hızla borçlandırılması, öğretmen grevleri, hızla büyüyen evsizlik derken ‘sosyalizm’ konuşulmaya başlandı.
Tüm bu yaşananlardan da anlaşılacağı üzere, kapitalizm dünyayı uçuruma va kargaşaya sürüklüyor. Söz konusu kargaşadan kurtuluşun tek yolu herkesin de çok iyi bildiği gibi emeğin karşılığını aldığı, sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yaşama sermaye yerine emekçilerin hakim olduğu bir düzeni kurmaktır...