DÜN'DEN BUGÜNE

Fatoş Özut Kırtay

Annem anlatır...

1949 doğumlu benim annem.

"İlkokula giderken, okulda süt tozundan yapılan süt, margarin ve helva verirlerdi her gün.

Çok lezzetliydi.

Büyük bir iştahla nasıl da yerdik, tadı damağımızda kalırdı."

İlkokul zamanlarını anlatır ve adeta o küçücük kız çocuğu heyecanıyla titreşir sesi.

Anneciğim, hiçbir şey göründüğü gibi değil, ne planlar vardı arkasında diye uzun uzun açıklarım her seferinde...

O ise küçük kız çocuğu heyecanıyla anlatır yine de...

"Yıl 1945...

İkinci dünya savaşı sona ermiş, ABD, ekonomisi kötüleşmiş ülkeleri Sovyetlere kaptırmamak için,

hibe adı altında Marshall planını başlatmıştı.

Türkiye dahil 16 Avrupa ülkesine hibe olarak gönderilen yardımların en önemli kalemi süt tozuydu.

Ve bu süt tozlarının, ilkokul çocuklarına içirilmesini şart koşuyorlardı.

Teneke kutularda gönderilen süt tozları, öğretmenler odasındaki gaz ocaklarında su kaynatılarak hazırlanıyor,

çocukların evlerinden getirdikleri bardaklarla servis ediliyordu.

Tadı sütten biraz farklıydı, ağır bir kokusu vardı, 1960'lara kadar zorla çocuklara içirildi.

Raf ömrü uzundu.

O dönemlerde buzdolabı olmadığı için, halkımız tarafından takdirle karşılandı.

Bu kadar beğenilince de süt tozu satışına başlandı.

Amerikalılar bizi öz kardeşi gibi sevdiği için sevabına sattılar!

Sütün litresi 100 kuruş, süt tozunun kilosu 30 kuruştu.

Halkımızın çok işine geldi ve adeta bağımlısı oldu.

Ucuz olmasına rağmen, Amerikan malı olduğu için 'kaliteli' kabul ediliyordu.

Süt tozu yerine süt kullanmak, ilkel bir davranıştı!

Bu arada süt üreticisi yok olmuş, mandıralar iflas etmişti, amaaan bana ne'ydi.

Yardımlar sadece süt tozuyla sınırlı değildi.

Para, bisküvi, margarin ve Amerikan bezi de verildi.

Hurda savaş gemileri, dandik tanklar verildi.

Karşılığında İncirlik üssü gibi askeri üsler alındı.

Petrol arama faaliyetlerimiz durduruldu.

Henüz başlayan uçak fabrikalarımız kapatıldı.

Yerli demiryolu yapımı son buldu.

Tarım bağımsızlığımızda ilk vurgunu yedik.

"Siz zahmet edip yorulmayın, üretmeyin, ben hepsini beleşe veririm" diyordu yardımsever Amerika!

Açları besliyor, yerli üretimi durduruyor, kendine bağımlı hale getiriyor, üstüne sempatik görünüyordu.

Allah ABD'ye zeval vermesin diye dua ediliyordu.

Böyle böyle, avantayı görünce yelkenleri suya indiren bir toplum yaratıldı.

Milli çıkarların yerini 'beleş' aldı.

Sonuç olarak ABD, radyasyonlu olduğu için kendi halkına yedirmediği şeyleri halkımıza yedirdi.

Bu tarihlerden sonra da işte ilk kez çocuk felci vakaları görüldü.

Sonrasında çocuk felci aşısı 'periyodik aşılar' arasına dahil edildi.

Bu aşılar da bizlere büyük paralara satıldı.

O zaman yaşananlar tanıdık geldi mi sevgili okur?

Ve ne değişmiş, değişmemiş noktasındaki o dümdüz doğru parçasını takip edebildiniz mi?

O doğrunun günümüze erişen uzantısını gördünüz mü?

Covid döneminden sonra çoğunuz anladı gerçi ama süregelen üretimsizliğimizin arka planı devam ediyor.

Hayvancılık, tarım yok!

Ekonomimiz niçin böyle, anladık mı?

Israrla u-mutlu kalalım...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.