Kurtuluş Savaşında bağımsız bir ülke için bu bayrak altında emperyal güçlere karşı Türk Kürt ve diğer Türkiye halkları birlikte mücadele ettiler.
Çanakkale’de bu bayrak için birlikte şehit oldular.
Başkan seçildiği gün Kazım Karabekir adını silmeye çalışan kafa ile bayrağı indiren kafa aynıdır.
Şimdi hiç kimse bahane aramasın, gerekçe üretmesin.
Bu işin gerçeğini dile getirirseniz bildik çevreler rahatsız olur.
Önce Lice’den başlamak lazım.
İki kişinin ölümü, askerlerin yaralanması, kışladaki bayrağın indirilmesi…
Türk bayrağına yönelen bir saldırıyı hiç kimse masum gösteremez.
O bayrak hepimizin ortak paydasıdır.
Ortada yaşanan bir süreç var, kimse ne olup bittiğini bilmiyor.
Masanın başında kimin olduğu da belirsiz.
Ne konuşulduğu muamma.
Yaşanan bu süreç çıkmaz sokağa doğru sürükleniyor.
Her seçim öncesi kısa süreli anlaşmalar gündeme getirilip dayatılıyor.
Adına ister ateşkes veya silahların susturulması deyin, isterseniz çözüm sürecinde atılan adımlar; tespitiniz ne olursa olsun ortada bir gerçek var.
Yıllardır ölen insanlar, savaşa harcanan kaynaklar, küresel güçlerin Nato karargahında servis edilen Kürdistan haritaları…
Sırada Cumhurbaşkanlığı seçimleri var.
Yeni ittifaklar gündemde.
Önce havuç gösterdiler, daha sonra sopa.
Toplum terörle hizaya getirilmek isteniyor.
Anlaşılan çıta yükseltildi.
Neden yeniden ölümler başladı?
Bir ülkenin yolları günlerdir kapatıldı.
Çok özgürlükçü görünenler, önce dağa zorla götürülen ailelerin seslerine kulak vermeli.
Bir anlık olsun o annelerin yerine kendinizi koyun.
O zaman daha iyi anlarsınız her şeyi.