DOST DOST DİYE NİCESİNE SARILDIM

Tuncer Altunbulak

Günümüz insanının en temel ihtiyacı samimiyet, güven ve dostluktur ekmek kadar su kadar ihtiyacımız var. Dostluğa ve samimiyete İlyas salman bir röportajında keşke Kemal Sunal ölmeseydi de ben ölseydim hayatta en iyi dostumdu o benim bu sözdeki samimiyetine inanıyorum. İlyas’ın bugün ülkede kaç insanın saatine bakmadan ihtiyaç duyduğu zaman gidip kapısını çalacağı dostu vardır. Yoktur demek içimden gelmiyor ama varsa bile çok azdır maalesef emperyalistler ülkemiz insanını bu hale getirmiştir.

Hani aşık Veysel “dost, dost nicesine sarıldım benim sadık yârim kara topraktır”. Diyor ya boşuna demiyor iki gün önce kırk yıldır görmediğim köyde uzun yıldır çobanlık yaptığım bir arkadaşımı gördüm doğal olarak sürü otlattığımız dağlardan, yaylalardan, kurtlardan, kuşlardan söz ettik. Geçmişe ait tozlanmış devletleri açtık geçmişi andık. Gerçekten insan ihtiyaç duyuyor dostlara, arkadaşlara dostluk böyle günler içindir. Büyüklerin kara gün dostu dedikleri dostlar acılarımızı, yaralarımızı, dertlerimizi ve sorunlarımızı paylaşabileceğimiz insanlardır.

Dostluk özveri, samimiyet  ve güven ister dostlar en mahrem duygularımızı en gizli sırlarımızı açtığımız yaralarımıza merhem olmasını istediğimiz insanlardır. Ben bu dostluk konusunu hastanelerde yattığım zaman öğrendim dost diyebildiklerim de! Yanıldığımı anladım hasta hane günlerindeydi. Doktor hayat hikayemi dinledikten sonra uzun uzun düşündü. Sonra sinirli, sinirli lanet olsun böyle dostlara dedi. ( yere tükürdü ) sen bir davul olmuşsun birader. Gelen vurmuş giden vurmuş. Ama yine de yıkamamışlar bundan sonra dostlarını iyi seç demişti.

Dostluk hakkında ders alınacak sözler türküler şarkılar söylemişler halk ozanları bu değişlerden birini de halk ozanı Mahsuni şerif söylemiştir. Şöyledir “ parsel, parsel eylemişler dünyayı bir dikili taştan gayrı nem kaldı. / dost elinden ayağımı kestiler. / bir akılsız baştan gayrı nem kaldı son dizesinde eski dostlar bize düşman oldular da “ der. Sanatçı kıvırcık ali burada “ dost bildiğim ısırgan otu elini sürdükçe elin yakıyor “ bende çok severim bu türküyü

Bu yazıyı yazdığım kahvede yanı başımdaki masa da sohbet edenlerin en yaşlısı gazeteci yine ne yazıyorsun? Dostlukla ilgili bir şeyler yazmaya çalışıyorum dedim. İmalı, imalı baktı dostluk mu? Dediniz öyle bir şey kaldı mı ki bu ülkede o dediğin şey çok eskilerde kaldı her şey de olduğu gibi dostlukta menfa, hata ve çıkara dönüştü derin derin iç geçirdi. Yanındaki adamlardan bir diğeri gazeteci sen amcaya bakma yaşlılığından dolayı her şeye karamsar bakıyor dostluk, arkadaşlık, sevgi yoksa bir toplumda o toplum yıkılır. Toplum olarak hayla ayaktaysak dostluğun sevginin bu toplumda hayla geçerliliğinin kuruduğundandır. Dedi kahveci çaylarımızı getirdi kulağıma karşı masada tek başına oturan orta yaşlı bir adamı göstererek o edebiyat öğretmenidir. O bu işlerden anlar isterseniz konuşun konuştuk tabi bu sözlerde onun dost meclisinde gözler dostu arar. Dost meclisinde görünmeyen dost neye yarar çaycı çok samimi içten bir adam kardeş bir sözde benden yaz olur kardeş söyle yazayım dedim. Gülerek bir dost bulamadım gün akşam oldu dedi. O gün o kahvede kim ne dediyse yazdım insan dediğimiz duvara benzer. Bir de sıvaları dökülsün de gör bu sözler de orada bulunan bir vatandaşın. Hepimiz yaralıyız kimimiz aşk, kimimizde işsizlik, kimimizde terk edilmişlik, kimimizde geçim sıkıntısı yarası var %90’nımız psikolojik sorunlu.           

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.