Einstein’nın güzel bir sözü ile başlamak sanırım iyi gelir.
“Dünya kötülük yapanlar yüzünden değil, sayıları daha çok olduğu halde olup bitene seyirci kalıp hiç birşey yapmayan insanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir”demiş.
Gün geçtikçe birbirimize katlanmakta zorlanıyoruz.
Belki “tahamül”sözcüğü daha iyi anlatır birbirimizi göresimiz gelmiyor.
“Nerede bir yanlış yakalasak da tepesine binsek” der gibi bakıyoruz birbirimize.
Dışarıdaki gerçek galiba bu.
Her halde bu durumun sosyolojik veya psikolojik bir açıklaması olmalı.
Belki de kitapları okurken yanlış okuyoruz veya hayata bakarken yanlış bakıyoruz.
Ama besbelli ki, önemli bir sıkıntımız var.
Toplum olarak ortak paydalarımızı terk ettikçe birbirimizden uzaklaşıyoruz.
Ne zaman ki, laiklikten ödün verdik sorunlar arttı.
Çünkü laiklik halkın çok önemli bir kesiminin can damarıdır.
Ve en önemlisi o geniş halk kitlesi bunun farkındadır.
Siyasal iktidar hem yerel yönetimlerde hem de merkezi hükümette laikliği tümüyle ortadan kaldırmak için elinden geleni yaptığı gün gibi ortada.
Tartışma tümüyle “laiklik bitti - baskının hangi türünü uygulayalım” noktasına gelmiş durumda.
Basının tartışmaya açtığı konular daha çok bu alandadır.
Üstelik tartışmayı islamcılık kavramları üzerinden yapmayı veya yaptırmaya özen gösteriyorlar.
Hiç kimse artık geçmişte olduğu gibi Askere veya zengin sınıfa bel bağlayarak destek görecekleri beklentisi içerisine girmesin.
Sermaya sınıfı laiklik konusunu gündeminden çıkartmıştır.
Bunun en somut örneği Organize sanayi bölgelerinde ihtiyaç duyulan meslek okulu yapma yerine İmam Hatiplere destek vermeyi uygun görüyorlar.
Yaşam tarzına gelince sermaye sınıfı için laiklikten vazgeçmek kaygı konusu olmaktan çıkmıştır.
O nedenle laiklik mücadelesinde hiç kimse yanlış beklentiler içerisine girmesin.
Artık yaşam tarzına müdahale edilen insanlar yanyana gelmeli.
Laiklik konusunda yüksek sesle gerekli mücadeleyi başlatmalı.
Aksi halde kendimize bir yerlerde kurtarıcı arar dururuz.
Bu süre içerisinde de kaybettiklerimizi bir türlü telafi edemeyiz.
***
Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen üç günlük seminere katıldım.
Oldukça verimli geçti.
Resmi ilan alan gazetelerin yeni anayasası resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Türkiye’nin bir çok ilinden katılan meslektaşlarımızla mesleğimizin sorunlarını ve aksayan yönlerini görüşme fırsatı bulduk.
Üç günlük süre içerisinde bilmediğimiz pek konu hakkında bilgilendim.
İlgililere ve basın ilan kurumu yöneticilerine teşekkür ederim.