Bugün, Sivas’ta aydınların yakıldığı, katledildiği acı deneyimin 21. yıldönümü. O yüzden, başlıktaki gelişmeler arasındaki ilişkiyi en iyi anlatan ifadeleri kullanmayı uygun buldum.
Benzer bir yazıyı 4 Temmuz 2011’de soL Haber Portalı’nda yazmıştım. Bu yazının içinde birebir örtüşen, çok benzeşen sözcükler olacağını şimdiden söylemek isterim.
Doğarsınız, büyürsünüz, bunlar elinizde değildir. Ama yanmak/yanmamak ve de kurtulmak elinizdedir.
Temmuz ayı geldiğinde bu karışık duyguları yaşarım hep. Çünkü, Temmuz’un hemen başında dünyaya gözlerimi açmışım. 1 Temmuz, Cumhuriyet tarihi ile birlikte Kabotaj Bayramı olarak kutlanır. Tarihteki en büyük denizcimiz Barbaros Hayrettin olduğuna göre, dedemin de ‘’kızıl sakal’’ anlamına gelen Barbaros ismini bana bağışlaması iyi olmuş. O tarihlerde torununa ‘’kızıl sakal’’ anlamına gelen bir isim koymak yürek isterdi, kendisi o yürekliliği göstermiş. Böylece, daha doğumla başlayan bir mücadele süreci içinde bulmuşum kendimi.
Yarım asrı devirip ileriye doğru koşmaya başladıktan sonra doğum gününün pek de hoş karşılanacak yanı yok. Yaptıklarınız ve yapamadıklarınızın muhasebesi bazen keyiflendiriyor, rahat nefes almanızı sağlıyor, bazen de bazen üzüyor ve boğuluyorsunuz. Ama, her koşulda her türlü duyguyu da yaşayarak ayakta kalmaya çalışıyorsunuz. Sonra da, dönüp baktığınızda geride biriktirmiş olduklarınızla övünüyorsunuz çoğu zaman.
Benim biriktirdiklerim de, kimine göre keyif, kimine göre de ızdırap verici şeyler. Ama, ben keyif aldığımı söylemeliyim…
İnsan biriktirmeye, dostluklarımı ve sevdalarımı, kavgamı güçlendirmek için yaşamı biriktirmeye çalıştım…
Elbette ki bunlar bana pozitif katkı sağladı…
Ama kapitalizmin dayatmalarına boyun eğen milyonlarca insanın penceresinden bakınca, benim biriktirdiklerimin pek de kıymeti yok.
Varsın, olmasın ben kararlıyım ve yılmamaya sözüm var. Biriktirdiklerimin gerçek karşılıklarını görüyorum, göreceğim ve belki de hep birlikte göreceğiz…
Mesela;
İnsanları parasız sağlık hizmeti alabilen,
Parasız eğitim olanaklarından yararlanabilen,
Konut hakkını savunabilen,
Hukukuna güvenilebilen,
Sömürü çarkını tersine çevirebilmiş bir ülkenin yaratılmasına benim biriktirdiklerim de katkı sunacak, biliyorum. O yüzden de, heyecanımı hiç yitirmedim, yitirmeyeceğim…
Gelin, birlikte ve yeniden düşünelim…
Bu ülkeyi, bu kenti, yaşadığımız bölgeleri insanların yararına kullanabilen bir siyasal ve sosyal anlayışına teslim edemiyor olmamızda herkes kadar bizler de suçluyuz…
Kimileri doğuyor, yanı sıra bir toplumun bağrının yandığı günler de yaşanıyor.
Sivas’ta yaktılar CAN’larımızı, bir 2 Temmuz’da yine onları anıyor olacağız, artan bir kararlılık ve bilinçle.
Tarihe yine ve yeniden kayıt düşeceğiz ve "Bizi yaktınız da eksilttiniz mi" diyeceğiz.
Ardından yine bilinen o dik duruşumuzu anımsatıp, "Sen yanmasan, ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa………..’’ sözcükleri çıkacak ağzımızdan.
Bu kenti gericileştirmenin kuşatmasından kurtarana dek yanmak gerektiğinin bilinciyle attık ve atacağız adımlarımızı, bir 2 Temmuz’da daha…