DİYORSUN Kİ

Fatoş Özut Kırtay

Benim doğrum

En doğrusu benim yolum

Senin doğrun, benim doğrum

Ota, kuşa, ins'e, cisme

Yoksa eğer zararı

Yoluna turab olurum

Aşk dediğin özdedir

Cisim değil ben'dedir

Sus' a durmuş dildedir

Gönül kırmaz nefstedir

Sıyrılmazsan teninden

Araman beyhudedir

Cehennemi sorma boşa

O ne od ne ateştir

İçerde varsa haset

Paylaşmayı bilmezsen

Üstüne kibirliysen

Cehennemin narı 'sın sen

Tutturmuşuz da illa

Alevi mi? Sünni mi?

Kürt mü? Laz mı? Çingen mi?

Şu üç günlük dünyada

Bir varmış, bir yok muşla

Sormak niye boşuna

Cennet diye gezdiğin

Bir tatlı dilde gizli

Ben sen değil bizde gizli

Verdiğini bir elinin

Görmüyorsa diğeri

Dermişsindir gülleri

Bulmuşsun ya cenneti

Tadımız hiç yok.

Ne bayram, bayram gibiydi.

Ne de Ramazan ayı...

"Zoon politikan" ile kirlendi!

Neden?

Harislik, doymak bilmeyen nefisteki aç gözlülük yüzünden.

Neden?

Her şey, her zaman benim olsun içgüdüselliği nedeniyle.

Bu nedenleri anlamak mümkün değil.

Çünkü bu limbik duygular, insansı denilen varlığa ait değil!

Tilkinin kuyruğu kayaya sıkışmış ve kurtulmak için kuyruğunu kesmek zorunda kalmış.

Daha sonra bir başka tilki onu gördüğünde:

"Kuyruğunu neden kestin?" diye sormuş.

Kuyruğu kesik olan tilki:

"Böyle kendimi çok mutlu hissediyorum. Hatta şu anda mutluluktan havalara uçuyorum" demiş.

Bunun üzerine diğer tilki de kuyruğunu kesmiş.

Ama mutluluk yerine şiddetli bir acı hissetmiş.

Hemen diğer tilkiye gelip:

"Neden bana yalan söyledin?

Çok canım acıyor" demiş.

Tilki:

"Eğer acı çektiğini diğer tilkilere söylersen kuyruğunu kesmezler ve bizimle dalga geçerler" demiş.

Böylece bu iki tilki, diğer tilkilere yaşadıkları mutluluğu anlatmışlar.

Ve diğer tilkilerin çoğu da bunların yalanlarına kanıp kuyruklarını kesmişler.

Çoğunluk olunca da işi arsızlığa vurup kuyruğu olan diğer tilkilerle dalga geçmeye başlamışlar.

Sözleri yetmemiş davranışlarıyla da eziyet etmişler.

Böyledir işte...

Arsız güçlü olunca, haklı suçlu olur.

"Alıştın

Nutukları dinleyip uyuyorsun

Sen böyle uyurken, sanma ki sabah olur.

Körler memleketinde şaşılar padişah olur."

Demişti üstat...

Ama artık konfor alanından çıktın.

Nutukların farkındasın.

Uyandın.

Gözlerin açıldı, görüyorsun artık.

Şaşıların doğruyu eğri gördüğünü...

Her gecenin bir sabahı vardır.

Her fırtınanın ardından güneş yine doğar.

Andır yaşam.

Anlar da geçer.

Nice Sultan Süleymanlar gördü bu cihan.

Nice Karunlar...

Nice Firavunlar...

Nice hükümdarlar, sultanlar...

Nice diktatörler...

Hepsi nerede şimdi?

Toprak altında, toprak olup gittiler...

Bir varmış, bir yokmuş arasında yaşayıp geçtiler...

Yüzyıllar geçti...

Bugünler de geçecek.

U-mutlu yarınlara...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.